Eğitim, en basit anlamıyla bir Şekil verme işidir. Yani Kişi’nin benliğine/zihnine şekil vermesi işidir. Şekil verme vasfı ile, Yazı yazmaya benzer. Eser oluşturulur ve bu Eser Kişi’nin kendisidir.
Kelimeler, Gerçeklik’e ait bazı özellikleri “yüklenirler”. Bu Kelimelerin zikri ise, bunların Kişi’nin Benlik’inde yeniden canlanmasına yol açar.
Rabb sürekli bir biçimde Nefs’i kendisi ile birlikte/Bir’likte olmaya ve Kendi’sinden vereceği Tohum/Rabbâni İlham ile, Nefs’in doğurgan yani üretken/yazan/yaratıcı vasfını açığa çıkartmasını istemektedir.
Bu yazıda İbn Arabi'nin Yaradılış mertebeleri ile ilgili kelâmını, biraz daha açarak İlhamın Mertebeleri olarak yeniden yorumladık.
İnsan Bilgi’yi yaratamaz, ancak ve ancak özümseyebilir. Yaratılmış ve ölümlü bir mahluk olmasından mütevellit, İnsan Bilgi’yi ancak bir kaynaktan nasiplenir.
Etik ve Estetik, İnsan’ın eylemlerinin Sünnetullâh’a olan uygunluğunu/uyumunu ifade eden kelimelerdir. Sünnetullâh ise Allâh’ın (yaratış) ahlâkıdır.
Bu Yazı’da, mantık kurallarını kullanarak Akledeceğiz. Neden? Vicdan’ımız ve Din’imiz bunu buyurduğu için. Yani bizim için Akl’ımız, Vicdanımızın bir hizmetkârı olacak. Buna da Vicdan’a hizmet etmek işlevini sergilemesi bakımından, İşlevsel Akıl diyeceğiz.
Öğrenen, yani Ruh’un Akış’ı ile şekillenen, genel anlamda Varlık’tır.
Hayaller, yakazalar, rüyalar, görünenin ötesinde bir gerçekliğe “işaret ederler”. İlginçtir ki, tüm bu olup bitenler, gene kendimizden içeridir.
İşte İnsanî Yaratım, Sanat, burada başlar. Bir Yolculuk’tur İnsan’ın yaptığı. Ve tüm yapabileceği.