Varlık’a bağlanamayan (râbıta edemeyen) varlıklar, anlamlarını yitirirler.
Esas olan Bir’liktir. Tüm Sayı’ların Bir’den türeyişi gibi, cümle varlıklar da Varlık’tan türer/yaratılır. Böylece, tüm çokluklar, yeniden Birlik’e döndürülerek anlamlandırılabilir.
Modern zihniyetin çokça karıştırdığı ve anlam kaymasına uğrattığı iki kavramı inceleyelim: Alışkanlık ve Disiplin.
“Var” olanın “yok” sayılması ise, zulüm ve sihrin (yalana bağlı telkin işinin) üzerine kurulu olan bir beşerî sistemin temellerini oluşturur.
Her Rüya gibi, her Hayal de Gerçek olana bağlı ve bağımlıdır.
Beşerî sistemler ve Şeytan ilişkisine değinelim.
“Kısmî” olanın Küllî olandaki yerinin anlaşılması, (çünkü Küllî olan onu kuşatmaktadır) Ahlak’ın temelini oluşturur. O zaman “kısmî bilgi” – Bütün’cül Bilgi, İlham – Vahiy ilişkisinde de, İlim Ahlâkı ancak Vahy’e tâbi olmak ile mümkündür. Zîra “kısmî bilgi” kendi kendisinin Bütün’deki yerini belirlemekten âcizdir.
Tüm sayıların gerisin-geri götürüldüklerinde Bir’e dönmeleri gibi, tüm argümanlar da gerisin-geri Var-lık argümanına dönerler.
Her İnsan, Öz’ünde “cem edici” yani “toplayıcı, birleştirici” bir kök kod ile programlanmıştır; yani Öz’ünde “toplayıcı, birleştirici” bir İlke’ye tâbidir. Hatta, deyim yerindeyse bu İlke’nin kendisidir.
Dalış, nereyedir? Dalış Kaos’adır, Derinlere’dir; Zindan’lara akın edilir, hazineleri elde etmek için. Fakat ilginçtir, belki de biraz dehşetengiz; Kaos’un Canavar’ları da bir zamanların İnsan’ıdır