Epistemolojik Sınır’larından taşan İstatistikçi, Kibr’i ile kendisini dünyadan “ayrıştırmaya” ve “özelleştirmeye” çalışır.
Doğal koşullarda, yani zorlayıcı/dikte eden bir dış etki bulunmadığında; bir şeyi ölçüp biçmemiz için bir Sebep’e ihtiyacımız vardır.
Bir Model’in ne olduğundan bahsetmiştik. Şimdi Olasılık oranlarının Mühendislik Modelleri’nde nasıl kullanıldığından bahsedelim.
Ölçüm işinin uzam ile alâkasından ötürü, ve nicelik’lendirme işinin ancak uzamsal hareket ile mümkün olmasından ötürü, zorunlu olarak Olasılık metodları da ancak uzam ile alâkalı mevzularda kullanılabilir, işe yarar. Bu bize Olasılık metodlarının Epistemik Sınır’larını verir.
Şimdi, tamamen objektif bir biçimde, bir Olasılık probleminin çözümünde, gerçekte ne yapıldığını idrak etmeye çalışalım.
Bu yazıda, "mesafe" ve "hareket" kavramlarından ve bunların "yoğunluk" kavramı ile ilişkisinden bahsettik.
Şimdi de Olasılık’çıların “rastgelelik” kavramı ve “rasgele değişken” ile ne kastettiğini anlamaya çalışalım.
Gerçekte, yani kelimenin tam anlamı ile Gerçek’te, bir Olay’ın “gerçekleşmesi” Kainat’ın Düzen’i ve onlara etki eden İlâhî İlke’ler ile alakalıdır. Kısacası; her Olay’ın vuku bulmasını sağlayan Nitel unsurlar bulunur.
Değinmek istediğimiz, gözümüze ilk çarpan şeylerden birisi de, İstatistik metodlarının indirgemeci yaklaşımıdır.
Olasılık ve İstatistik Epistemolojisi, ikinci gönderi.