Eğitim, en basit anlamıyla bir Şekil verme işidir. Yani Kişi’nin benliğine/zihnine şekil vermesi işidir. Şekil verme vasfı ile, Yazı yazmaya benzer. Eser oluşturulur ve bu Eser Kişi’nin kendisidir.
Rabb sürekli bir biçimde Nefs’i kendisi ile birlikte/Bir’likte olmaya ve Kendi’sinden vereceği Tohum/Rabbâni İlham ile, Nefs’in doğurgan yani üretken/yazan/yaratıcı vasfını açığa çıkartmasını istemektedir.
İnsan’ı anlayan, İnsan Eli’nin yazdığı Eser’i de anlar. Bu bakımdan, Sanatçı’yı anlamak ve Sanat Eseri’ni anlamak birdir. Anlanan ve anlaşılan işte bu Bir’liktir.
Her Sûret, Hakk’ın bir yaratımıdır. Sûret’in ötesinde, Hakk’ın onun izhâr ettiği, oluşa getirdiği bir Tecelli yer alır. Sanatçı Kadın, gördüğü Sûret’in Bâtınî veçhesini idrâk edemeyip, bu Sûret’i “tapılası” bir şey zannetmiştir.
İnsan Bilgi’yi yaratamaz, ancak ve ancak özümseyebilir. Yaratılmış ve ölümlü bir mahluk olmasından mütevellit, İnsan Bilgi’yi ancak bir kaynaktan nasiplenir.