Rûh’un Teklifi

Rabb sürekli bir biçimde Nefs’i kendisi ile birlikte/Bir’likte olmaya ve Kendi’sinden vereceği Tohum/Rabbâni İlham ile, Nefs’in doğurgan yani üretken/yazan/yaratıcı vasfını açığa çıkartmasını istemektedir.

Mitolojik bir tasvir olarak Zeus, “çapkın” bir karakter olarak anlatılır. Çeşitli formlara ve biçimlere bürünerek Kadınları cezbeder ve onlarla birlikte olur/olmaya çalışır. Mitolojik tasvirlerin meydana gelişlerinden bahsetmiştik. Şimdi Zeus’un “çapkınlığını” bu minvalde yorumlamaya çalışalım.

Zeus, Külli Bilinç’tir, Mutlak Varlık’tır, Hakk’ın başka bir adıdır. Spesifik olarak Sağ Eli ile fırlattığı Yıldırım, Rûh’u ve onun Akış’ını temsil eder. Ki bu da Kendisi’dir, Kendi Varlığı’dır.

Mitolojik, masalsı, fantastik hikâyeler, aralarında farklar bulunmakla birlikte, İnsan’ın “İç Dünyası”nın bir Yansıma’sı gibidir. Rüyalarımız gibi, bâtın olanın zâhir görünümleri/iz-düşümleridir. İrsâl edilmiş Peygamberler tarafından yazıldıklarında ise, onların bizzat/bî-Zât ve bizâtÎhi/bî-Zâtîhi tecrübe ettikleri İlahi Senaryo’dur. Bununla birlikte, İnsan Eli ile yazılan her Senaryo, “İç Dünya”nın yansımasıdır. Şayet kişinin “İç Dünyası”, Kutsanmış Topraklar yani Mutmain Nefs ise, o zaman bu Yansıma “Kutsalın Anlatısı” haline bürünür. Bu da bahsettiğimiz İlâhi Senaryo’dur. Dolayısıyla diyebiliriz ki, Kurucu nitelik taşıyan, irsâl edilmiş Yazar’lar, Kendi’lerinde(n) vuku bulan İlâhî Tecelli’yi anlatırlar.

Bu Anlatı’ların yozlaşmaları ve yanlış anlaşılmaları üzerine pek durmayacağız. Zira bu bizi pek alakadar etmiyor. Biz Kurucu Olan ile, Hakk tecelli ile ilgileniyoruz. Kalan kısmı, şu an için, sosyologlara ve tarihçilere bırakıyoruz.

Ne diyorduk?.. Ah, evet, Zeus’un “çapkınlığı”. “İçine girmek” maddi anlamda ve bağlamda düşündüğümüzde, sevişmenin Eril eylemidir. Bahsettiğimiz Yazım Dinamik’lerinden ötürü, Zeus’un “içine girme, sevişme” eyleminin maddi bağlam ile pek alakalı olmadığını düşünüyoruz. Cinsellik pek çok toplumda bir Tabu olduğu için (bunları “özgürce” yaşadığı iddia edilen toplumlar da dahil), Mitolojilerdeki cinsel unsurların Aklî ve Hakkanî biçimde anlaşılabilmesi zorlaşabilmektedir. Oysa çoğunlukla bu unsurlar, özellikle Mitos’larda, “zıtlıkların birliğini” ve birbirlerine yönelimlerini anlatır. Aşağı’daki Yukarı’daki gibi olduğundan ve Yukarı’daki Aşağı’daki gibi olduğundan biri üzerinden diğerini anlamak mümkündür. İkisini “tersyüz” etmemek kaydıyla. Keza Şeytan’ın tüm işi budur, yani “tersyüz etmek”tir.

Kusura bakmayın, gene lafı uzattık.

Bu bağlamda Zeus’un Kadınlara olan sürekli ve “fazlaca” ilgisi, Hakk’ın Rububiyyet vasfı ile, Nefs’lere/Benlik’lere olan ilgisini/alakasını/muhabbetini temsil eder. Rabb sürekli bir biçimde Nefs’i kendisi ile birlikte/Bir’likte olmaya davet etmekte ve Kendi’sinden vereceği Tohum/Rabbâni İlham ile, Nefs’in doğurgan yani üretken/yazan/yaratıcı vasfını açığa çıkartmasını istemektedir.

Böylece Yıldırım’ı Sağ Elinden Gönderen Zeus, yani Rûh’u Sağdan (pozitif/Eril İlke’den) Akıtan Hakk, Rububiyyeti ile Kadın’ı/Nefs’i/Benlik’i mânen tohumlamakta ve cümle varlıktan Hakk’ça tecelli edip, şekilden şekle giren Zeus olarak, Kadın’ı/Nefs’i Rahmâniyet’ine cezbetmektedir.

Bu Cezbe, yani “çekiliş, çekilme” ki, üretken Benlik’leri Hakk’a yöneltip, Kişi’nin O’nun Tohumlayıcı Kelâm’ını (Logos Spermatikos) kabul edip, tekrar Kendi’sinden Bilim/Sanat/Felsefe/Edebiyat/Mûsiki ve (en genel anlamıyla) Yazı olarak doğmasını sağlamaktadır.

15.07.2023

Emin Ali Ertenü
Emin Ali Ertenü
Articles: 511

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir