Eve Online’da Yardımlaşma ve Zekat Kültürü

Bu yazımda, bir çevirimiçi video oyununda dikkatimi çeken, oyun içi yardımlaşma kültüründen bahsettim.

Giriş

Öncelikle Eve Online’dan bahsedelim. Eve Online bir MMORPG, yani Devasa Çok Oyunculu Rol Yapma Oyunu. Bu oyun tipine aşina olmayanlar için biraz daha anlaşılır şekilde açıklayalım: Bu tür oyunlarda dijital bir simülasyon dünyasının içerisinde bir karakteriniz olur. Bu karakter ile, bu dünyada karşınıza çıkan olaylar, kişiler, durumlar ile etkileşime geçersiniz. Oyunun aynı zamanda Online yani Çevirimiçi olması, oyuna katılan diğer gerçek insanlar ile aynı ortamda oynamanızı ve onlar ile etkileşime geçebilmenizi sağlar.

Eve Online, bir uzay simülasyonu. Genellikle bir kişiden ziyade bir gemiyi yönetiyorsunuz. Oyundaki karakteriniz bir “klon” olarak anılıyor. Bunun sebebi ise oyunda karakterinizin bedeni ölse de sizin oyuna devam edebilmenizi sağlamak. Eve Online’ın haritası, tam anlamıyla Evren. Sıklıkla yıldızlararası yolculuk yapıyorsunuz. Oyunun haritası herhangi bir oyuncunun asla tamamen keşfedemeyeceği kadar büyük. Ayrıca “bilinen uzay”ın yanı sıra, ancak solucan delikleri ile keşfedebileceğiniz “bilinmeyen uzay” bölgeleri de bulunmakta.

Oyunda seçebileceğiniz pek çok “meslek” mevcut. Uzay Madencisi, Tüccar, Paralı Asker, Gardiyan, Korsan, Kaşif, Mühendis vb… Oyun size pek fazla yol göstermiyor ve oyunu nasıl oynayacağınızı size bırakıyor. (Bu tür oyunlar için “Sandbox” tabiri de kullanılır.)

Oyunun temellerinden yeterince bahsettiğimize göre, yazımızın asıl konusuna yavaştan geçiş yapalım.

Oyundaki Yardımlaşma Kültürü

Ben Eve Online’ı çok uzun süre oynamadım. Fakat en azından, oyunun çok karmaşık mekanikleri olsa da oyuna dair bazı temel kazanımları elde ettiğimi düşünüyorum. Şunu belirtmek gerekir ki: Eve Online zor bir oyun. Oyuncular birbirlerinin gemilerini patlatabiliyor ve yağma yapabiliyorlar. Hatta bunun için “Korsanlık Şirketleri” bile mevcut. (Şirket sistemi, oyunda aynı oynayış tarzına yönelen insanların buluşması için tasarlanmış bir sistem.) Bununla birlikte, oyunda ne kadar risk alırsanız, o kadar çok para kazanıyorsunuz. Bazı güneş sistemleri “güvenli bölge” olduğu için, buralarda oyunun atadığı sıkı bir polisiye ekibi var. Ne var ki bu bölgelerde çok nadir madenler bulmanız veya değerli teknolojik kalıntılar keşfetmeniz pek olası değil. Güvenliğin az olduğu veya hiç olmadığı bölgelerde ise, tam anlamıyla orman kanunları işliyor.

İşte oyunun bu vahşi ortamında, ilginç bir durum ile karşılaşıyoruz: Oyunda inanılmaz bir yardımlaşma, rehberlik etme ve hatta (tanıma uyduğu için böyle isimlendireceğim) bir zekat kültürü mevcut. Bu kültür oyunun ekosisteminde o kadar yayılmış ki, neredeyse bütün oyuncularda bunun etkisini görebiliyorsunuz. Oyun içi yardımlaşma, adeta bu oyunun normali. Sebebi olarak tahmin ise şu: Oyunun zorluğundan ve sistemin oyuncuya pek az rehberlik etmesinden kaynaklı, tüm oyuncular oyunda ilerlemek için tecrübeli bir oyuncudan yardım almak zorunda kalıyor. Bu oyuncular, daha kendileri de aynı kültürü devam ettiriyor. Oyunda Mentörlük/Koçluk sistemleri mevcut ve hatta bunu temel oynayış tarzları haline getiren oyuncular var. Bu amaçla kurulmuş web siteleri, iletişim ağları ve Eve University adında bir oyun içi Şirket dahi mevcut. Yani anlayacağınız, yukarıda saydığımız mesleklerin yanı sıra, bir de (oyun içi) para kaygısı gütmeyen Eğitmenlik mesleği de oyunda mevcut.

Oyundaki Zekat Kültürü

Oyundaki başarılı oyuncular, yeni başlayanlara kıyasla muazzam miktarda çok para kazanıyorlar. Hatta oyunun aylık ücretini, oyun içinde kazandığı para ile ödeyen pek çok oyuncu bulunuyor.

Oyunun “zekat” konusuna, bu konu hakkındaki tecrübemi anlatarak başlayayım. Yeni bir gemi almıştım. Başlangıç gemisi ile pek fazla iş yapmanız mümkün değil ve her özel işe uygun bir gemi mevcut. Ayrıca bu gemileri uygun teçhizat ile de donatmanız gerekiyor. Maden için madencilik lazerleri, Korsanlık için sabotaj ekipmanı gibi… Ben de Keşif işi ile uğraşmak için bir gemi almış ve içini donatmıştım. Oyunun bu konudaki mekaniklerini çözmek zaten bir miktar zaman almıştı. Bir de para biriktirme kısmı var tabii…

Keşif işi, haritanın ücra köşelerine gidip, buralardaki “terk edilmiş” teçhizat ve kalıntıları bulup çıkartmak ve ardından bunları satmak ile ilgili. Bu bölgeler ise genelde düşük veya sıfır güvenlik bölgeler. Tüm süreç boyunca sık sık radarınızı kontrol etmeniz gerekli. Benim ise boşluğuma gelmiş… Ne olduğunu anlamadan bir oyuncu gemimi patlatıverdi. Bayağı moralim bozulmuştu, çünkü o teçhizatı tekrar toplayacak param yok. Bununla birlikte bir de saatlerim israf olmuş hissettim.

Sonra ilginç bir şey oldu: Gemimi patlatan adam hesabıma 1 milyon kredi (tam olarak tüm ekipmanımı yeniden toplamam için gerekli miktar) yolladı. Herhalde yeni başlayan bir oyuncu olduğumu anladı. Bana geçmiş olsun diledi ve oyun ile ilgili birkaç tavsiye verdi: Oyunun zor bir oyun olduğunu, radarımı kontrol etmeyi aksatmamamı ve tekrar alamayacağım hiçbir gemiyi almamamı söyledi. Ayrıca böylece öğrendim ki, oyuncular arasında öğretilen ilk kurallardan birisi “Kaybetmeyi göze alamayacağın gemiye binme.” imiş.

Daha sonradan fark ettim ki, 1 milyon kredi o tecrübeli oyuncu için oldukça düşük bir meblağa. Fakat bana yaptığı bu yardım sayesinde, benim oyundan soğumamın önüne geçti. Gemimi patlatınca “Ha ha ha! İşte böyle patlatırlar!”, demedi. Belki muhtemelen onun da başına aynısı geldiğindendir. Böylece hem oyunun yardımlaşma kültürünü canlı tuttu, hem kendi oyun keyfinden feragat etmedi (gemimi patlattı), hem de durumu ikimiz için de olumlu bir tecrübeye dönüştürebildi.

Aldığım Ders

Eve Online’daki zekat, herhangi bir dinin “emri” olduğu için verilmiyor. Fakat oyunun zorluğu oyuncuları birlikte çalışmaya zorluyor. Bunun sonucunda ise oyuncular, yardımlaştıkları zaman oyunun daha keyifli olduğunu keşfediyor. Hatta Eve Online’ın durumunda, yardımlaşma olmadan oyunun bir anlamı kalmayacağını, sadece sıkıcı ve zor bir oyundan ibaret olacağını oyuncular anlamış. Bu sebepten neredeyse tüm oyuncularda, “aynı topluluğun üyesi olma” bilincini görebiliyoruz. Bu sayede, geminizi patlatan bir oyuncunun, aynı zamanda size yardım etmesine şahit olabiliyorsunuz. Çünkü oyunun kültürü, insanlar birlikte oynadıklarının bilincine varacakları biçimde şekillenmiş.

Tüm bunlardan, şu çıkarımlara varıyorum: Demek ki zekat, yardımlaşma, saygı ve insani erdemler herhangi bir dinin tekelinde değil. Herkes “oyun”dan keyif almak isteği zaman, ortak “zor”a karşı mücadele etmemiz gerektiğinde, doğal olarak kendilerini gösteren evrensel kavramlar. Bunlar doğamızda, yapımızda kendiliğinden bulunan özellikler.

Emin Ali Ertenü
Emin Ali Ertenü
Articles: 511

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir