Ayet, “gösterge”dir, “görülen”dir, “Allah’ın (yaratarak) gösterdiği”dir. Görülen, “ispat”a gelmez.
Var edilen varlıkları 3 temel kategoride, 3 Varoluş Düzeyi’nde düşünebiliriz: Yersel, Göksel ve Yeraltı. Her bir düzey için, aynı İlâhi İsim, bulunduğu düzeyin varoluş koşullarına göre tecelli eder.
İnsan’ın Kimlik’inin ve Hâfıza’sının değerini bildikleri için, Geleneksel (Tradisyonel) Medeniyet’ler, sembolik unsurlara büyük önem atfederler.
Epistemolojik Sınır’larından taşan İstatistikçi, Kibr’i ile kendisini dünyadan “ayrıştırmaya” ve “özelleştirmeye” çalışır.
Mûsikî, Rabb’in tecellisindeki Âhenk’i, “sesteki uyum/âhenk” vasıtasiyle zikreder ve aktarır.
Gerçekten bir cevap almak için soran ve sorgulayan bir arayışa koyulmuştur.
Açıktır ki; Standardizasyon, Ürün’lere uygulanır, İnsan’a değil.
İlham alınan Tavır için, “Hareket’i belirler”, daha doğrusu “Hareket Örüntü’süne ‘dayanak’ teşkil eder” demiştik.
Sembolik Dil’de, İlham, Üçgen ile temsil edilir. Bu aynı zamanda Yükseltici Unsur olan Ateş’e tekâbül eder. 3 sayısının tabiatı da, İlham’ın tabiatına işaret eder.
Çevresel koşullar, Zaman’ın Ruh’una Şekil verir ve Zaman’ın Ruh’u da çevresel koşullara. Aslında, Ruh'un Akış'ı ikisini Bir'likte ve eş-zamanlı gerçekleştirir.