Bir kâbus nesnesini reddedişimiz, onu diri tutan şeydir.
Nefsin hastalıklarını, ruhsal enerjinin akışındaki tıkanıklıkların bir sonucu olarak düşünebiliriz, diye düşünüyorum.
Zor oyunlar, her zaman insana daha çok şey öğretir. Zor simülasyon oyunları, bizi gelişmeye ve oyunun sistemini/iç mekanizmasını öğrenmeye iter.
Sömürü ve Ayrıştırma Esası üzerinden faaliyet gösterenler, Hikâye’lere Vampir İmgesi olarak yansır. Buna Vampir Arketipi de diyebiliriz.
İç’sel Hayal cihetinden, “kâbusların oluşumu”ndan bahsettik. Şimdi de, bir kâbus materyaline bakalım. İç’sel Hayal cihetinden, “tırmanan solucan”ı inceleyelim.
Bir istisnaya rastlarız ki, sadece beşerî varoluşta görülebilen bir garabettir: Küfür’ün Söz’e dönüşmesi.
Büyüme Ortamı, yozlaştığı takdirde, Yaşam’ın barınağı değil, katili ve mezarı olur.
Tohum, ancak içine ekildiği Toprak’tan öteye çıkabilirse, filizlenip bir Ağaç’a dönüşebilir
Yukarı’da olan Aşağı’da olan gibi olduğundan; Dünya Arz’ı ile Beden Arz’ı arasındaki bu tekâbüliyetten bahsedebiliriz ve biri üzerinden diğerini okuyabiliriz. Bu da bize sembolik okumanın temelini verir.
Hayır, onlar canlı. Sen onları öldürmeye çalışıyorsun.