Gel Sana bir Sırrı anlatmayı deneyeyim. Kelam ile Magi arasındaki farkı anlatayım. İleride, belki bunu bir şerh eden çıkar da, mesele açığa kavuşur. “Allah islam için kimin sadrını şerhetti ise artık o Rabbinden nur üzeredir…” (Zümer/22) Bense, ancak böyle yazabiliyorum.
Hz. Ali ile Hz. Fatıma’nın ayrı yollara gittiği bir Âlem’de; Son Peygamber, Kelâm’ı tebliğ etmedi. Kitap inzal olmadı, âşıklar aile kuramadı. Peygamber gene tebliğ etti Mânâ’yı; fakat bu, “manaya akış vermenin bilgisi” oldu, değişmez ve mutlak Kelam olmadı. Kalbin kırılıp fırına atılmadıkça, Sen bunu anlayamazsın; çünkü ne Âlem’i, ne Aile’yi (Ehl-i Beyt’i), ne de Hz. Ali ile Hz. Fatıma’yı bilebilirsin.
İşte o Âlem’de, Ali gene Şah-ı Merdan idi; fakat Ruh ile Nefs, Allah’ta buluşmadı. O zaman Peygamber de Ruh’u tebliğ etti; fakat Ruh ile Nefs, Evlilik Kitabı’nda buluşmadı. Rahmânî Cezbe, (orada) bir tesellidir.
Sonuç olarak, o Âlem’de Âlim’ler farklı okullar kurdu; çünkü Mânâ’ya yaklaşmanın (Magi’nin) yolları çeşitlidir ve meşrebe/istidada göre değişiklik gösterir. Sanma Hakk gayrıdır, Hakk orada da Hakk’tır.
Orada sohbet edemediği için (âşıklar) Yazar oldular. Konuşamadıkları için yazdılar. Buradan Magi, yani Mana Felsefesi doğdu.
İlâhî Aşk ise, kalbe atılmış ve onu Fuad’a çeviren bir oktan başka bir şey değildir. Bu sebepten, “ve O âlemler için bir zikirden başka bir şey değildir” denmiştir: Âlem değil, Âlemler. Bu yüzden tüm âlemler ona (Kur’an’a) secde eder.
Aşk’ın Ok’u, âlemleri birbirine bağlar; her Âlem’in bir Ali’si ve bir Fatma’sı vardır. Rab bunlara Vekil’dir.
Şüphesiz, Allah’tan başka ilah yoktur.
17.06.2025
