Yanlışlama Metodu

Yanlışlama metodu, Nicelik’ten Nitelik’e bir çeşit geçişi ve bozulma sürecinden sıyrılmayı içerir.

İnsan, kaos ve bozulmanın dünyasına atılmıştır. Kur’anî tabir ile, “aşağıların aşağısına” … Bu, öncelikle Birey cihetinden, sonra da Birey’i esas alarak Toplum cihetinden geçerlidir. Bireysel ve Toplumsal ölçekte; kaos, anlamsızlık ve bozulma gözlemlenebilir. Kaos, Logos’a (yani Düzen’e) baskın gelir ise, deriz ki bu Birey veya Toplum “çöker”. Kaos’un “dalgaları”, Logos’un “eserini” yıkar. Böylece denir ki, “Allah bu toplumu helâk etmiştir.”.

İnsan olmanın doğası ve İnsan’ın Kader’i gereği, hepimiz Kaos’tan payımızı alırız. Bu da demektir ki, her bir Kişi, Kendi’ne baktığında, İlâhî Logos’un buyruğundan bir “sapma” veya bir “yanlış” bulabilir. (“Sapmayanlar” ise, aslında sürekli biçimde bu Kaos’u Logos’a dönüştürür, yani daimî salat halindedir.) Aynısı Toplum cihetinden de geçerlidir, ki Toplum!u da ancak Kendi İç’imiz ile anlayabilir ve anlamlandırabiliriz. Keza Toplum’da yayılan Kaos’un “dalgaları” bize de vurur.

Bu evrensel hakikat, yüzyıllardır filozofların, hukukçuların, matematikçilerin, Âlim’lerin ve hepsinin öncüleri olan Enbiyâ’nın (Nebi’lerin) temel argümantasyon metodlarından birini oluşturur.

Her devirde Enbiyâ, Kaos’un getirdiği bozulma ve yozlaşmayı “yanlışlar” ve İlâhî Logos’un buyruğunu “doğrular”. Vahy’i ileten Cebrail meleğinin ismi ile, bilginin sembolik matematiksel ifadesini konu alan “Cebir”, ve Allah’ın “dilediğini zorla yaptıran” anlamına gelen “Cebbar” esmâsı, aynı isim kökünden gelir. Buradan etimolojik ve Ontolojik bir çıkarım ile, diyebiliriz ki; yanlışlanan Kaos ile “yanlışlanamaz bilgi”ye ulaşılır. Bu argümantasyon yöntemini, Kur’an’da sıkça “Hayır!” (“Kella!”) ifadesi ve sonrasında gelen yanlışlama ile görürüz. (Bu ifade çoğunlukla müşriklere yönelik kullanılır.)

(Tabii ki, ekleyelim, burada Kur’an’ın “beşer sözü” olduğunu iddia ediyor değiliz. Vahy’in kötülüğü yanlışlayan tabiatından bahsediyoruz.)

Aynı yanlışlama metodunu, La İlâhe İllallah (İlah yoktur, Allah’tan başka.) önermesinde de görürüz. Genelde “Allah’tan başka ilah yoktur.” Olarak çevrilse de, orijinal ifadede öncelik olarak “ilahların reddi” gelir. Vahiy söz konusu olduğunda, Ontolojik Nüzul önemli olduğundan, bunu belirtmekte fayda var. Önce “ilahların reddi” ve sonra “Allah’ın başka olmayış”ın gelmesi önemli bir nüanstır.

Böylece, Kişi maruz kaldığı Kaos ile ettiği mücâdele ölçüsünde Bilinç’i gelişir. Logos’un Nitelik, Materia’nın ise Varlık’ın Nicelik yönü olduğunu söylemiştik. Demek ki yanlışlama metodu, Nicelik’ten Nitelik’e bir çeşit geçişi ve bozulma sürecinden sıyrılmayı içerir.

Düşünüyoruz ki, Kur’an’daki “mücadele emri” içeren ayetler bu minvalde yorumlanabilir.

19.02.2024

Emin Ali Ertenü
Emin Ali Ertenü
Articles: 511

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir