Model’lerin Esas’ı ve Doktrinleşme

Her Model, karmaşıklık derecesi ne olursa olsun, tasvir ettikleri varlığın Zaman ile Seyr’ini belirleyen, belirli kuralları, belirli bir nizâmı ifade eden eden sembolik unsurlar ihtivâ ederler (barındırırlar).

Her Model, Gerçeklik’in belirli bir yönünü tasvir eder. Ve her Model, karmaşıklık derecesi ne olursa olsun, tasvir ettikleri varlıkın Zaman ile Seyr’ini belirleyen, belirli kuralları, belirli bir nizâmı ifade eden eden sembolik unsurlar ihtivâ ederler (barındırırlar). Bunlar Model’lerin inşasını oluşturan temeller gibidirler. Bu Somut Modeller için de, Soyut Modeller için de böyledir. Fakat biz daha çok Soyut (Matematiksel) Modeller üzerine odaklanacağız.

Şimdi, kelimenin tam anlamı ile esas olan, Model’i inşa etmek isteyen Kişi’nin algıladığı, ifade etmek istediği bu nizamdır. Bu, eğer Model sıfırdan kuruluyorsa, İlhâmî’dir. İlham alınır ve ardından bu bilgi sembolik temsile aktarılır.

Vahiy, İlham, Metod ve Uygulama kavramlarına değinmiştik. Bu minvalde, Bilgi Hiyerarşisi gereği İlham’ın Hak’ça yerini Vahiy belirler. Böylece “kısmî” olan Bütüncül olana göre konumlandırılınca, Adalet tesis olur; ki zaten Adalet de, “her şeyin hak ettikleri yerde bulunması” olarak anlaşılabilir.

O zaman sıfırdan yeni bir Soyut Model inşa etmek istersek, nereden İlham aldığımızın idrâkinin yanı sıra, bu bilginin kullanım amacı ve niyeti hakkında bir farkındalık geliştirmemiz ve onu Hak’ça konumlandırmamız gerekir. Bu, belirtmeye gerek bile yok ki, avâmın değil, fakat İlim’de rüsuh sahibi Âlim’lerin işidir.

Bununla birlikte, ne yazık ki eğitim kurumlarında Model’lerin Asıl Esas’larından pek bahsedilmemektedir. Oysa bu (öğretilen) Model’lerin, ilk formüle edicileri tarafından nasıl inşa edildikleri hakkında bir anlayış geliştirilebilseydi, o zaman Mühendis adayları olarak gerçekten ne yaptığımızı idrâk edebilirdik. (Aynı durum, başka fakülteler için de geçerli gibi gözükmekte.) Üstelik, böylece kendi Model’lerimizi inşa edebilir, ve öğretilmiş olanı çok rahatlıkla hatırlayabilirdik. (Bugün “öğretilen”lerin hatırlanması, git gide daha zorlaşan bir sıkıntı haline gelmektedir. Öğrenci, ezberletilmiş olanı hızla unutur.) Keza, Küçük Olan (detay) her zaman Büyük Olan’dan (esas) çıkarılabilir. Aksi takdirde doktrinleşme denilen durum ile karşılaşırız. Bu durumda, Asıl Esas’lardan bahsedilmez ve belirli Model’leri (ve Metod’ları) formüle eden Kişi’lerin “takibi” Esas’ın yerine koyulur, esas alınır.

Doktrinleşme marazında, öğrenci bilginin tam idrâkine sahip bir Âlim olmak üzere değil, fakat onun bir uygulayıcısı olan bir Teknisyen olmak üzere yetiştirilir.

14.02.2024

Emin Ali Ertenü
Emin Ali Ertenü
Articles: 511

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir