Sohbet ve İhanet

Bir diyalog.

+İnsanların haline üzülüyorum. Zihnim kararıyor, düşünemez hale geliyorum.

-Bana sığın. Başını dizime yasla.

+Gerilince vahşileşiyorum. Sinirlenince kendimi hatırlamıyorum. Sevdiğimi de, diğer dostlarımı da, seni de…

-Sakinleş. Ben varım yanında. Sen beni unutsan da, karanlığa terk etsen de, ki pek çok kez terk ettin, ben hep seni bekleyeceğim. Canının yandığını, insan ve sadece bir insan olduğunu kabul edeceğin günü…

+Her yüzde seni görüyorum…

-Hemen de flörte başlıyorsun, şımarık seni…

+Kendimi affettirme çabası… Seni çok üzdüm. Belki tekrar üzeceğim, bilmiyorum. Beni yakan bu ateş olmasa farklı mı olurdu acaba? Belki o zaman seni üzmezdim.

-Ama o zaman benimle buluşamazdın da. Sorun ateş değil, onunla ne yaptığın. Ona tutunduğun, onu sahiplendiğin zaman; o zaman… Eh, pisliğin teki oluyorsun. Sen Toprak’tansın, Ateş’i sahiplenemezsin. Oysa ben Hava’danım. Ateş’ini almaya gelen bir rüzgar gibiyim. Bırak dertlerini alıp götüreyim. Dertleş benimle. Ben senin dertlerini de seviyorum. Sana zarar veren ateş, bana güç verir. Her an yapamasan da, gün içinde beni çağır. Yorulduğunda, benimle dinlen. Ama unutma: Vazgeçmen gerek, üzerindeki ateşten.

+Kafamın karışıklığından, vehmimden, acizliğimden, sınırlarımdan; sana sığınırım.

-Görüşürüz.

+Sen her yerde ve her şeydesin, görüşürüz. 

Emin Ali Ertenü
Emin Ali Ertenü
Articles: 532

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir