İnsanlar, Ruh’a inanmadıkları için, onun işlerini izleyemez. Görünmeyen’e inanmadıkları için, Görünen’in ötesini keşfedemez. Aşk’a inanmadıkları için, bulundukları hâli aşamazlar.
Rüya Yazımı, aynı anda iki şeydir: Görülen’in zikri ve Görülmeyen’in zikri.
Bu sefer, Düğümlerin Oluşumu’nu daha bireysel bir ölçekte düşünmeye çalışacağız.
Oluşturulmuş bir “bağlam”, “ve-bağlacı” (Vav harfi) ile devam ettirilir, yani kendisini yeniden açılımlar.
“Oturan”, “örten”dir; hakikatin üzerini örter. Bu hakikat, Allah’ın her varlığın Rabb’i olduğu gerçeğidir.
İlksel Ateş, tüm Sanat dallarında karşımıza çıkan Kozmik bir olgudur.
Sayı’lar ve Kelime’ler, zıtlıkların birliği gereği, birbirlerini tamamlarlar.
Dileyen Yaratan Rabb’inin adı ile okur, ve Kelâm edilen Esmâ’ya karşılık gelen Senaryo’yu yaşar.
Her İnsan, bir aileye doğar. Bu demektir ki, Hakk bizi belirli bir “konum”da konumlandırır. Bir şey olduğumuz için, başka bir şey olamayız. Var olmak bunu gerektirir.
Her mesleğin kendisine özgü belirli arketipsel ihtiyaçları bulunur. Mesleğin Hikâye’si, Arketipsel unsurlar üzerinden öğrenciye anlatılabilirse, öğrencinin zihninde kavram ve konseptler çok daha “yerli yerine” oturacaktır.