Masal, kişinin hayal gücü ile oluşturduğu, çoğunlukla imkansız durumlar ve olaylar içeren, “gerçeklikten uzak”, çocuklar için yazılan yazın türü…
Masallarda fizik kanunlarını değiştirebilir, bükebilirsiniz. Yani gerçeği gerçek yapan şeyleri değiştirerek masal dünyasını “gerçek dışı” bir dünya haline getirebilirsiniz.
Fakat bu durumda şöyle bir soru kendini gösteriyor: “Gerçeklik tarafından sınırlandırılmış bir zihin, gerçek dışı bir şey ortaya koyabilir mi ki?”. Bu sorunun cevabının “Hayır, koyamaz.” olduğunu düşünüyorum.
Fizik yasalarından öğrendiğimiz kadarıyla biliyoruz ki içinde bir şeyin potansiyelini barındırmayan, o şeyi açığa çıkaramaz. En basitinden çekirdek ve ağacı düşünelim. Çekirdek ağaç (açığa) çıkarma, ağaç meyve çıkarma, meyve ise çekirdek çıkarma potansiyeline sahiptir ve döngü başa döner. Bu şekilde, hepsi birbirini tamamlar ve birbirinin içinde (potansiyel halinde) barınır.
Bu açıdan bakarsak aslında çekirdek, ağaç ve meyve bir bütünün parçalarıdırlar ve ayrık olarak tekil formları yoktur. Onları ayrık olarak algılayan sadece bizim zihnimizdir. Onlar aslında Bir‘dirler.
Aynı durumu masallar için de söyleyebiliriz diye düşünüyorum. Gerçeklik masalları, masallar öğütleri, öğütler dersleri, dersler ise gene gerçekliği oluşturur. Dolayısıyla gerçeklik, sadece bizim algıladığımız gerçek değil aynı zamanda içinde barındırdığı her şeyin bir toplamıdır. (Sanat ise gerçekliğin bu gizli parçalarını açığa çıkarmak işidir.)
De ki, “Allah BİR’dir.”
Kur’an’ı Kerim (İhlas Suresi 1. Ayet)
O yüzden masalları küçümsemeyelim! Masallar içlerinde gerçekliği barındıran, gerçekliğin ürünleridir. Gerçeklikten gelip, gerçekliğe giderken karşılaştığımız “ara formlar”dır masallar.
Ya da belki gerçeklik, masallardan gelip, masallara giderken karşılaştıklarımızdır? Eğer
Akıllarını kullanan yetişkinler için masallarda nice güzel öğütler vardır.
Bizi bütünleyen ve evrensel insana dönüştüren nice masallarla buluşmak üzere…
Sevgiler…