Âhenk ve Mûsikî

Mûsikî, Rabb’in tecellisindeki Âhenk’i, “sesteki uyum/âhenk” vasıtasiyle zikreder ve aktarır.

Kader Çarkı’nda, nefsâni arzuların, nefsin hevâ ve heveslerinin döngüsel tabiatından bahsetmiştik. Bilgisayar bilimi cihetinden, bir benzetme ile diyebiliriz ki, bunlar beşerin nefsânî “kod”larıdır. Varoluş amaçları, aynı zamanda bedenin hayatta tutulmasını sağlamaktır. Bu programları/koşullandırmaları aşamadığımızda, onların kölesi hâline geliriz.

Bu bakımdan, Bilinç kazanmak, Kişi’nin Nefs’ini (ve onda barınan “kod”ları”) tanıması ile gerçekleşir. Tanrı değil, İnsan olduğumuzu kabul ettiğimizde, artık bizi kısıtlayan ve tekâmülümüze engel olan, hevâ ve heveslerimizi fark edebilir hâle geliriz.

Nefsânî programlanmalar, aynı zamanda Kainat’taki Âhenk’i idrâk etmemize engel olurlar. Birlik’in içerisinde konumumuzu, ancak Birlik’in Âhenk’i sayesinde idrâk eder ederiz. Rabb, bu Âhenk’in içerisinde “yol gösterir”.

Âhenk’e dâhil olan, uyum içinde olandır. Ne ile? Güneş’in doğuşu ve batışı, Arz’ın mevsimleri, Arş’ın Melek’leri, ağalar, kuşlar ve hayvanlar ile; kısacası Âlem, Mizan’ı ve Yaratıcı Kudret ile.

Fakat bunun için hevâ ve heveslerin katılaştırmasından kurtulmamız gerekir. Arzularımız kalbimizi katılaştırdığı için, Âlem’in Âhenk’ini ve Rabb’in tecellisini sezemeyiz.

Yol, Zaman ile izlenir. Hakk Yol’u izleyenler, tecelli eden Âhenk’i, İnsânî Yaratım ile sergilerler. Bunlardan Mûsikî, Rabb’in tecellisindeki Âhenk’i, “sesteki uyum/âhenk” vasıtasiyle zikreder ve aktarır. “Gönül’den Gelen” için bu böyledir.

Tüm “Gönül’den Gelen İnsânî Yaratım Faaliyetleri”, Âhenk’in zikri ile, Nefs’in katılaşmış ve üzerini katran kaplamış hâlini; Uyum’un, Âhenk’in, yumuşaklığın (hilmin) ve Aşk’ın dünyasına davet eder. Tabii ki, bu toz pembe bir dünya değildir; katı, karanlık ve yozlaşmış olan ile, sürekli bir mücâdelenin dünyasıdır.

Gönül adamı, mücâdele adamıdır.

20.03.2024

Emin Ali Ertenü
Emin Ali Ertenü
Articles: 511

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir