Varlık’ın Nefesi olarak bahsettiğimiz İlahi Rahmet’in tecellilerinden birisini inceleyelim. Bizim için bunlardan en önemlisi İlahi Rahmet’in İnsan’daki tecellisi olan Merhamet’tir. Merhamet, İlahi Rahmet ile aynı Öz’den gelir ve aynı Ontolojik İlke’lere dayanır.
Hakk’ın tecellilerini görebilmek için bir Varlık Manzarası’na ihtiyacımız vardır, ki varlıkların etkileşimini ve diyalogunu görebilelim. İlahi Rahmet için demiştik ki, bu “bir varlıkın kendisi olarak var olabilmesi için ona Alan açmak/tanımak” esasına dayanır.
“İnsan İnsan’a” bir etkileşimi seçelim. Düşüneceğimiz bu Varlık Manzarası’nda da etkileşime geçen varlık olarak İnsan’ı seçmiş oluyoruz. Bu etkileşimin mahiyeti içinse, diyelim bu Dil melekesi ile mümkün kılınan bir diyalog faaliyeti olsun.
Böylece Varlık Manzarası’nda, Merhamet kendisini bir “ön-yargısız kabulleniş” ve karşıdaki kişiyi “tanımlama değil tanıma çabası olarak gösterir. Yani Merhamet eden İnsan, her şeyden önce “işgal etmeyen İnsan”dır. Bu bağlamda Nefes, “konuşturan ilgi-alâka-odak”tır. Nefes’in çift taraflı oluşunu bu şekilde sağlıklı bir diyalog manzarasında da görmek mümkündür. Böylece İlahi Rahmet’in bir zuhûru olarak Merhamet, beraberinde huzur ve ferahlık getirir.
“Varlık’ın Nefesi”nde, İlahi Rahmet nasıl sadece “bir Varlık Manzarası’nda” değil, “tüm Varlık Manzaları’nda” görülebileceğini söylemiştik. Bu yazıda gördüğümüz üzere, maddi düzlemde de görülebilen İlahi Rahmet, psikolojik düzlemde de görülebilir. Tabii bu özel durumda, varlıklardan birisinin Varlık’tan râzı olan bir Özne olması özel koşulu ile.
Bir sonraki yazımızda da İlahi Rahmet’in başka bir tecellisi olan Rahmânî İlham’dan bahsedelim.
Sonra da İlahi Rahmet’in ontolojik zıddı gibi düşünülebileceğimiz İblis’ten bahsetmeyi planlıyoruz.
23.08.2023