“Varsayımlar” yazısının bir uzantısı niteliğindedir.
Sayarak, yani varlık‘ların var‘lıklarını kabul ederek, Zamanın Akışı ile, belirli Şekil, Biçim ve Form’lar oluştururuz. Zamanın Akışı, saymaya olanak verir ve diyebiliriz ki Zaman’ın anlaşılması yaratım sürecinin anlaşılmasıdır.
Matematik, bu Sayma Biçimleri’ni inceler; nicel bir biçimde. Matematik’te sayılan varlıkların nicel yapısıdır ve bunların birbirleri ile olan ilişkileridir. Varlık’ın rakam karşılığı, yani varlık sayısı Bir’dir (1’dir). Bir (1) varlığın “bütün olarak” kabulüne verilen addır. İlim ancak Varlık’ın temaşa edilmesi, incelenmesi işi olduğundan, Matematik Bir’in ve onun Kendi’si ile olan ilişkisinin, nicel düzlemde incelendiği İlim Alanı’dır.
Böylece Epistemolojik olarak, Matematik’in neliğinden ve zuhurundan (açığa çıkışından) bahsettik. İnsan anlam arayan canlıdır. Anlamsızlık İnsan’ı kahreder. Matematik’i kendimizce anlamlandırabilmekten memnuniyet duyuyoruz.
Kişisel Bir Not
Mühendislik fakültesinde okuduğum hâlde, aslen gönülden sevdiğim Matematik hakkında hissettiğim bu anlamsızlık da geçtiğimiz senelerde beni kahretmekteydi. Günümüzde pek çok eğitim kurumunda (ve üniversitelerde) neyi neden öğrendiğimize dair bir eğitim verilmemektedir. En azından ben buna rastlamadım. Bu sebeple öğrencilerin öğrenim hayatı, notlandırma sisteminin etkisiyle, büyük anlamsızlık hisleri ve manevî boşluklarla doludur. En azından az biraz idealist her öğrenci için bu böyledir.
21.07.2023