Büyücü ve Kral
Biliyordu ki Merlin
O değil, Kılıcı çekip Zâlim’in boynunu vuracak olan
Ve gene biliyordu ki
Çekilmeli Kutsal Kılıç, edilmeli Cihad
Bilmekti onun işi, yapmak değil
Fakat bilmeden yapılamıyordu da İş
Bu yüzden Aklın Gözü ile gördü de
Aradı ve Arthur’u buldu.
Yalnızdı Merlin, Arthur gibi
Fakat o aynı zamanda Saklı’ydı da
Örttü üzerini, lacivert cübbesi ile
Ve sakladı yüzünü örtüsü ile
Böyle gerekti
Zerk etmek için sırları, Arthur’a
Sırlamalıydı Sır’rını, sadrında
O ki
Taş basmaktır, göğsüne
Yanmaktır, tütmeden, sessizce.
Böylece biri Bâtın
Diğeri Zâhir
İki Yoldaş
Biri Önde
Diğeri Arkada
İki Yürek
İkisi de yanmakta
Aşk ile
Biri İçeri
Diğeri Dışarı
Işık saçmada.
Sırladığı Sırrını
Sırlıca açtı da
Kelâm etti Merlin, dostuna
Sen olacaksın, görünen
Sen olacaksın, Kral
Hikâyeler Sana yazılacak
Devlet, Seninle kurulacak
Derûnunda Zât’ım olacak
Soru sorma evlat!
Hepsi Son Gün’de cevap bulacak
Sen Bana
Ben Tanrı’ya teslim
Ben kim miyim?
Cevabı sessiz kalacak.
Yorum-bilim ve Şerh
Her Halk-ediş, Hakk’ın sıfat ve isimlerinin bir tecellisidir. Halk, kesreti/ayrıklığı görür de hepsinin birliğini/vahdeti göremez. Bu sebepten Hakk’ın tecellileri, Halk’a tamamen “tarihsel olgu ve olaylar” olarak görünür. Halbuki her biri özel ve özgün olmasına rağmen, her Hikâye (gerçek veya hayâli) Hakk’ın sıfatlarını ve O’nun Kendi’nden Kendi’sine tecellisini, alâkasını, muhabbetini, Aşk’ını anlatır. Tüm bu Hikâyeler ise ancak Birey’e ve Toplum’a, yani İnsan’a fayda sağladıkları ölçüde kıymet kazanır. Tarihsel olguları, basit kayıtlar gibi listelemek hem hiçbir fayda sağlamaz, hem de bu amaçsızlığı ile aslında Bilgi’nin kötüye kullanımına yol açabilir/açar.
Bu sebepten Geleneksel Medeniyetler, tarihsel olguları Mitolojik biçimlerde Halk’a sunarlar. Bu Mitolojik unsurlar, aslen Hakk’ın çeşitli sıfat ve isimlerini temsil ederler. Bu Yazım İşi, o toplumda “görünenin ardını görebilenler” yani “Zâhir’e bakıp Bâtın’ı görebilenler” tarafından gerçekleştirilir. Yani sağlıklı Geleneksel Medeniyetler’de.
Böyle bir şiirsel, edebî, mitolojik, sanatsal Tarih Anlatı’sı, artık sadece bir “kayıt işi” olmaktan çıkar. O toplumun “kök kodlarını” barındıran Kurucu bir vasıf sergiler.
Her tarihsel olayın, aynı zamanda Hakk’ın sıfat ve isimlerinin bir tecellisi olduğu Bilinç’i ile Yazı’lan böyle metinler, Etik ve Estetik öğeleri ile, Medeniyet’i inşa etmekle kalmayıp diğer Geleneksel Medeniyet’ler ile empati ve anlayışa dayalı sağlıklı kültürel ve diplomatik bağlar kurulmasını sağlar.
Bu bakımdan Bilim, Sanat, Felsefe, Edebiyat, Etik ve Estetik kesinlikle “keyfi” ilgi alanları değildir. İnsan toplumlarının birbirleri ile ilişki kurabilmelerini ve dolayısıyla “kan dökücü” olmamalarını sağlayan hayatî meselelerdir. Bu Zihnî faaliyetlerin robotlara devredilme çabası ise, günümüzün endişe verici meselelerindendir.
Şiirsel metne dönecek olursak, Merlin ve Arthur İngiliz mitolocyasında gördüğümüz Büyücü ve Kral arketipleridir. Büyük ihtimalle tarihsel kimlikleri de bir gerçektir. Burada “türkî olmayan” bu figürlerin, elbet “türkî” karşılıkları da bulunabilir. Keza bu “efsanevî” arketipler, Hakk’ın sıfat ve isimlerinin tecellileri olmaları bakımından, her Halk’ta Var’dırlar. Bunları ille de “siyasi” düzlemde düşünmeye gerek yoktur. Mesela Sokrates (Büyücü), Platon’u (Kral) yetiştirir ve Platon (hem bir arketip olarak hem de kitabın ismi olarak) Devlet’i kurar/yazar. Devlet ve Kitap, biri Kurulan diğeri Yazılan, aslen birbirlerine çok benzerler.
Tekrar edecek olursak, arketiplerin ilişkisi şu şekildedir: Büyücü Kral’ı yetiştirir, Kral Devlet’i kurar. Bu ilişkiyi Şiirsel biçimde ifade etmeye çalıştık. Daha doğrusu, Şiir sayesinde bu ilişkileri keşfedebildik.
Burada tüm detaylarıyla açıklayamamakla beraber; yaradılış/kuruluş/yazılış vasfını meydana getiren iki temel tecelliyi/karakteri/arketipi ve bunların evrenselliğini ifade etmeye çalıştık. Konu üzerine tefekküre vesile olabilmesini ümit etmekteyiz.
08.07.2023