Mesleki Alışkanlar Hakkında

Bu yazıda, bireylerin mesleki alışkanlıkları ve bunların toplumdaki etkileri üzerine, düşüncelerimi paylaştım.

Her meslek, kabiliyetlerini uygulayabileceği ortamlara ihtiyaç duyar. Ressama tuval, aktöre seyirci, müzisyene enstrüman, mühendise ise atölye ve malzeme gerekir. Edinilen mesleki formasyonlar, bireylerin zihinlerinin çalışma biçimlerini de formasyonun içeriğine göre değiştirir. Beyin, yapısını değiştirerek öğrendiği için öğrenme işi bu yapı değişikliğini zorunlu kılar. Kısacası düşünme biçimimiz, öğrenimimize göre yapı kazanır.

Bu olgu, bazı riskleri de beraberinde getirir. Benim odaklanmak istediğim nokta ise, formasyon farklılıklarının bireyler arası iletişime olan etkisi.

İnsanın bedeninin ve zihninin, açığa çıkartmak istediği duygu ve alışkanlıkları bulunur. Uzun süre boyunca, mesleki formasyonda olduğu gibi, belirli bir bilişsel fonksiyonu sergilemek onun bir alışkanlık haline gelmesine sebep olur. Sanatçılar baktıkları sıradan cisimlerde güzelliği görmelerini, bestekarların duydukları günlük seslerde ahenk bulmalarını bir “alışkanlık” örneği olarak sunabiliriz. Çünkü bu kimseler, uzun süreler boyunca bu bilişsel fonksiyonları kullanarak, artık bu bilişsel fonksiyonların kullanımını bir alışkanlık haline getirmişlerdir. Bu alışkanlıklar aynı zamanda bireye “enstrümansız” pratik yapmak olanağı sağlar.

Ne var ki bu mesleki alışkanlıklar her koşulda olumlu bir etki sağlamayabilir ve hatta olumsuz etkileri olabilir. Özellikle günlük yaşantılarımızda, her bireyin sosyal etkileşimlerini düşünürsek, mesleki alışkanlıklar kimi durumlarda ciddi iletişim bozukluklarına yol açabilir. Bir örnek üzerinden ilerleyelim: Askeri eğitimden geçmiş bir bireyi ele alalım. Bu kişi, diyelim ki deneyimli bir albay olsun. Bir komutanın mesleki alışkanlıklarını resmedecek olursak; direkt/dolaysız iletişim kurma, buyurgan bir ses tonu kullanma, ciddi bir yüz ifadesi takınma, güçlü bir görev algısına sahip olma ve yerine getirilmeyen görevler için ceza yaptırımı uygulama, şeklinde özetleyebiliriz.

Bu mesleki alışkanlıklar, tabii ki mesleğin icra edildiği çerçeve dahilinde fayda sağlamak bir yana, gereklidirler de. Fakat mesleki alışkanlıklarımız, günlük hayata ölçüsüz biçimde taşmaları halinde, bizi toplumsal yapı ile uyumsuz hale getirirler. Keza toplum birçok farklı meslekten insanın bir araya gelmesi sonucu oluşur ve işlevsel hale gelir. Bu bilişsel fonksiyonlarda/alışkanlıklardan kimilerinin ise birbirine taban tabana zıt olduğunu görürüz. Bu zıtlaşan davranış modelleri, birbirlerinin varlığına saygı duyduğu ve varoluş sebeplerini anlayabildikleri ölçüde, toplumsal yapı ahenk kazanır ve bu çeşitlilikler birbirlerini besler.

Günümüz eğitim sisteminde ise maalesef çeşitliliğe saygıda kusur edilmektedir. Ülkemizde eğitim sisteminde, her birey belirli bir formasyon doğrultusunda eğitimine devam eder ve çoğunlukla farklı mesleklerin dünyalarından habersiz bir biçimde büyür. Böylece toplumumuzda kaçınılmaz bir biçimde, farklı gruplar arası kutuplaşmalar meydana gelir.

Bununla birlikte; bireylerin davranış repertuvarlarındaki bu çeşitlilik, belli ölçülerde buluşunca, yaratıcılığa ve inovasyona kapı açar. Fakat bu ancak, çeşitliliğin hoşgörü, merhamet ve iyi niyet çerçevesinde birleşmesi ile mümkün kılınabilir.

Emin Ali Ertenü
Emin Ali Ertenü
Articles: 511

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir