Şarkılar ve Hüzün

Şarkılar, duygular ve vicdan üzerine bir deneme.

En sevdiğim, en güzel bulduğum şarkılar hep içinde bir parça hüzün barındıran şarkılardır.

Duygularımız, belli tetikleyici unsurlar ile açığa çıkıyor. Fakat bu unsurların sadece birer mazeret olduğunu düşünüyorum. Dünyada şu anda olan olayları bir canlandırmaya çalışıyorum da zihnimde; kimileri doğuyor, kimileri ölüyor, şifa bulanlar var, hastalananlar var, kalbine aşk ateşi sıçrayanlar var, kalbine nefret hastalığı bulaşanlar var, kimileri oluyor, kimileri çürüyor, kimileri sevinç kimileri acı çığlıkları atıyor…

Tüm bunlar şu anda oluyor. Genelde insanlar bunların sadece ufak bir bölümünü görüyor ve gördüklerine göre “hissediyor”. O zaman hissetmemiz için ille de “görmemiz” mi gerekiyor, başkalarının acılarını paylaşmamız için veya mutluluklarına sevinmemiz için?

Varoluşsal hüznün, bir vicdani sorumluluk olduğu düşüncesindeyim. Tabii ki bu hüzün, genelde sürekli bir felsefi melankoli halidir. “Arabesk” bir durum değildir yani.

Benzer şekilde varoluşsal neşenin ise, bir hak olduğunu düşünüyorum. Bir çiçeğin güzelliğine sevinmek veya bir kediyi okşamaktan keyif almak gibi… Eğer birileri size “durduk yere” neşeli olmanın tuhaf olduğunu söylüyorsa, bilin ki kıskançlıklarındandır.

Farkındalık, neşeyi ve hüznü birlikte getirir. Yin – Yang gibi, ikisi birbirinden ayrılamaz bir Bütün’dür. İşte bu şekilde neşe ve hüznü birleyen şarkıların, en muhteşem aşk şarkıları olduğunu düşünüyorum.

Yüce bir gönlün duygularının Mutlak olduğunu düşünüyorum. Yani her şeye ve herkese karşı, her an merhamet; güzel olan her şeye karşı ise her an bir takdir ve neşe hali…

Bu yüzden anlamsız, içinde bir parçacık dahi hüzün bulundurmamakla beraber gerçek mutluluktan hiç pay alamamış “modern” şarkılardan tam anlamıyla tiksiniyorum!

Bu konu “hoşgörü”ye açık bir konu değildir. İçinde sevgi, vicdan ve sempati barındırmayan her anlamsız şarkı, insanlığa ve dahi Varlığa bir hakarettir. Bilimsel olarak da zihinsel gelişimi duraklatan Popüler şarkıları lütfen dinlemeyin, özellikle de çocuklara dinletmeyin.

Günümüzde çoğu cehalet ve cahiller Hoşgörü adı altında koruma altına alınıyor. Tabii ki demokrasilerde, kimsenin kimseye herhangi bir şeyi zorlama yahut bir şeyi ellerinden zorla alma hakkı yoktur. Fakat cehaleti eleştirmek bir hak olduğu kadar aynı zamanda bir sorumluluktur.

Tabii ki bu “hoşgörü” trendini çıkartan da, cehaletin devam etmesini isteyenlerdir.

Emin Ali Ertenü
Emin Ali Ertenü
Articles: 511

One comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir