Âlem İnsan’da, İnsan Âlem’de sırlıdır. “Saklı” demek istemedim, keza gayet aşikârdır. Bir Sebep olmasa idi, Allah halk etmezdi. “Şüphesiz, O sebepsiz yere yaratmamıştır” ve “O, bu gibi nitelemelerden Münezzeh’tir”.
Diyebiliriz ki, bu kısa metin şu soruyu anlatır: “Ne ettik de, Allah bizi şeytan ile belâlandırdı?" Şüphesiz ki Allah, Adil'dir ve kimseye zulmetmez.
Uyumlu Üçlü’nün en güzel örnekleri Rab/Nebî/Velî ve Baba/Ana/Oğul’dur. Hakk İsmi hepsini kuşatır.
Kaybolanların bir rehber araması gibi, o Rehber de kaybolmuşlar arasında bir ümit (eden) arar.
Hakk’ın Kelâm’ı da, aynı kendisi gibi, yıkılmaz-aşınmaz-eskimez niteliktedir
(Seyir İlkesi’nden daha önce bahsetmiş olsak da, bu Yazı’yı tamamen ona ayırdık; ki kendi başlığı altında bulunsun.)
Rüya karakterleri kime aittir?
Sınır’larından taşabilme veya bunları aşabilme seçimi, sadece insana verilmiştir. İşte bu Özgürlük İlkesi’dir.
Eğer bir görünüm varsa bir yansıma söz konusudur, ve bu evrensel ilke muhayyilemizden akseden (yansıyan) hayaller için de geçerlidir.
Kendini Gerçekleştirme, her varlıkın Öz’ünden gelen bir dilektir. Böylece Bireyleşme İlkesi gereği; Logos, Materia üzerinden tezâhür eder ve Nitelik’ler sayılabilir olan üzerinden açığa çıkar.