İnsanın Yanılgı’ya düşmesi demek, kesrette kaybolması, Vahdet’i idrak edememesi/görememesi anlamına gelir. Bunu Akademik cihetten inceleyelim.
Kişi, her şeyi kendi Anlayış’ına göre sayar, ve Sayı kavramını buna göre algılar.
Tasarım olmadan, bir (niceliksel) Ölçüm’den söz edemeyiz. Tasarım ise fikir ile alakalıdır, bir İdea’ya/Arketip’e karşılık gelir.
Nehir, ana Akış hattında aktıkça, yan dalları olan akarsular da “kendiliğinden” oluşa gelecektir.
Genel olarak Yazı’nın felsefesi (Yazım Nazariyatı), “cebirsel ifadelerin temsillerinin yazımı”nı da kapsar.
İnsan, İç’e yönelende, anlam bulur; Dış’a da ancak bu anlam doğrultusunda şekil verilebilir.
Yaradılış’ın ana-fikri ve Asıl Hikâye’si, Zaman’a göre değişmez.
Neden Rüya’larda Kitap okuyamayız, veya Yazı yazmakta zorlanırız?
İlham’ı tutmak, Yer’ini ve Sınır’larını bilmek… İşte tevazunun ve Nefs-i Mutmainne’nin göstergeleri.
Benzer Zamansal Nitelik’leri paylaşan varlıklar, birbirlerine benzerler.