Epistemolojik Sınır’larından taşan İstatistikçi, Kibr’i ile kendisini dünyadan “ayrıştırmaya” ve “özelleştirmeye” çalışır.
Açıktır ki; Standardizasyon, Ürün’lere uygulanır, İnsan’a değil.
İlham alınan Tavır için, “Hareket’i belirler”, daha doğrusu “Hareket Örüntü’süne ‘dayanak’ teşkil eder” demiştik.
Karşıtların çarpışması yok ise, yaşam bitmiş demektir. Bu düşünce hareketi, aynı zamanda Hakikat Anlatısı’na Canlılık’ını veren şeydir.
Doğal koşullarda, yani zorlayıcı/dikte eden bir dış etki bulunmadığında; bir şeyi ölçüp biçmemiz için bir Sebep’e ihtiyacımız vardır.
Sanatçı, geniş anlamı ile, Enstrüman kullanarak Güç Olan’ı anlayan ve anlatandır.
Her Model, karmaşıklık derecesi ne olursa olsun, tasvir ettikleri varlığın Zaman ile Seyr’ini belirleyen, belirli kuralları, belirli bir nizâmı ifade eden eden sembolik unsurlar ihtivâ ederler (barındırırlar).
Bir Mekr, yani “kurulan, tasarlanan, örülen şey” tanımına tam olarak uyan, bir Düşünce Sistemi olarak da anlaşılabilir.
Bir Model’in ne olduğundan bahsetmiştik. Şimdi Olasılık oranlarının Mühendislik Modelleri’nde nasıl kullanıldığından bahsedelim.
Ölçüm işinin uzam ile alâkasından ötürü, ve nicelik’lendirme işinin ancak uzamsal hareket ile mümkün olmasından ötürü, zorunlu olarak Olasılık metodları da ancak uzam ile alâkalı mevzularda kullanılabilir, işe yarar. Bu bize Olasılık metodlarının Epistemik Sınır’larını verir.