Matematik’sel – Cebir’sel yazıların anlaşılması konusunda neden zorlanırız? (Üstelik, neden zorlandığımızı da bilmeyiz, yani nasıl anlayabileceğimizi de bilmeyiz.) Çünkü Matematik Yazımı ve Cebir’sel İfade’lerin İnşası’’nın nasıl gerçekleştiğini – Felsefî-Ontolojik temellerini bilmeyiz. Halbuki bunu bilmek/anlamak, sadece Matematik Yazımı ve Cebirsel İfade İnşası değil, genel manada Yazım ve İfade İnşası hakkında Bilinç kazanmamızı sağlar.
Bunun temelinde, İnsan Zihni’nin 3 temel melekesi bulunur: Hafıza, Hayal Gücü (Muhayyile) ve İdrak, ki bunlardan İdrak en son gelir. Bunu biraz açalım. Mesela bir Cebir’sel İfade’yi sadece “görmek”, onu idrak etmek anlamına gelmez. Bu Argüman, herhangi bir İfade için de geçerli olacak biçimde geneldir. Keza tüm Dil’sel İfade’lerin idrâki (idrak edilmesi) de Hafıza-Hayal ilişkisine dayanır. Cebirsel İfadelere Giriş’te, kuvvet’lerin Bağlam’da bağlanmasından bahsetmiştik. Bu kuvvetler önce Hayal Gücü’nde (Muhayyile’de) canlandırılırlar, sonra da Hafıza’da muhafaza edilirler. Onların Yazım’ı, hem onların Dil’de muhafaza edilmelerini sağlayan kalıcı İz’ler oluşması anlamına hem de tekrar Oku-ma ile Hayal’de yeniden canlandırılabilmeleri anlamına gelir. Yani Dil ve Kelimeler, Hafıza ile Hayal’i birleştirici bir özel duruma sahiptir. Bu Okuma, Yaradılış’ı anlamak dileği ile Rabb’e yönelinerek gerçekleştirilirse, Hak İdrâk’i ortaya çıkartır.
Bunları neden anlattık? Matematik Yazımı ve Cebirsel İfade İnşası için Teorik Temel [Theoria Fundementum] oluşturması için, ki böylece rahatça – itirazlara kapatılmış biçimde – Hayal Oluşumu’na ve (1) neden Cebir’sel İfade’den önce geldiğine ve (2) neden bunun Matematik’in temeli olduğuna değinebiliriz.
12.11.2025
