Mühendisliğin, biraz da Uygulama yönünden bahsedelim. Her Meslek, bir şekilde rızkını temin etmek için belirli bir ticari faaliyette bulunur. Bu, aynı zamanda mesleğin iç bilgisine sahip olanla olmayan arasında bir İletişim’i gerektirir. Özellikle, mühendislik gibi hem teknik bilgi yönü hem de pratik (somut dünyaya etki eden) yönü kuvvetli olan Alan’larda, bu iletişim gereksinimi daha da yoğundur.
Dolayısıyla, bir mühendisin rızkını temin edebilmesi için, sunduğu hizmet ve/ya ürün konusunda net bir iletişim kurabiliyor olması gerekir. (İdeal şudur ki) ürün özelliklerinin/parametrelerin net bir biçimde anlaşılmış olması ve belirlenmiş olması gerekir. Burada anahtar-kelime “ürün”dür. Ürün, “önceden hazırlanmış bir şey”dir; (kimi zaman) duruma göre değişiklikler yapılması mümkün olsa da, çizilmiş bir resim veya yazılmış bir hikaye gibidir.
Vehmedilenin aksine, her Mühendis her Model veya her Yazılım hakkında bilgi sahibi değildir. Mühendislik eğitimi, (kendi alanlarında özelleşiyor olsa da) genel olarak bir (Matematiksel) İnşa Mantığı eğitimidir. Makine-inşası Mantığı, Yazılım-inşası Mantığı, Bina-inşası Mantığı, Sistem-inşası Mantığı gibi… Sonuçta, Kişi nasıl inşa edebileceğinin yöntem ve metotlarını öğrenir – ya da amaçlanan budur – fakat (bu, Kişi’nin) inşa edilmiş her Biçim’i bildiği anlamına gelmez.
Mesela, Endüstri Mühendisliği’nde pek çok (farklı durumu/senaryoyu ele alan) çeşitli Optimizasyon Modeli bulunur. Kişi, bunların İnşa Mantığı’nı öğrenir, ve yeni Optimizasyon Modelleri öğrenebilir hâle gelir ve bunları yazabilir/inşa edebilir. Bir Optimizasyon Modeli, temelinde bir Matematiksel Model olduğu için, Kişi’nin bunu bir kere tam olarak öğrenmiş ve yazmış olması – ve İlham Kaynağı’nı özümsemiş olması – onu tekrar yazabilmesi/inşa edebilmesi anlamına gelir ki, İş’i ticari hâle getirmek de bu aşamada mümkün olur. (Meselenin Ontolojik Köken’leri ve İlham Kaynakları hakkında bilgi için önceki yazılarımızdan faydalanılabilir.)
Şahsen ben, okumayı ve araştırmayı severim. Özellikle öğrencilik dönemlerimizde buna bol bol vaktimiz bulunur ki, dünyaya sunabileceğimiz kabiliyetleri geliştirmek için bu (Öğrenim) Zaman(ı) oldukça önemlidir. Keza çalışma dünyasında bu zaman imkânları daha kısıtlı olabilir.
İnşa’nın temeli Bilinç İnşası’dır, keza ancak Zihin’de inşa edilmiş olan ve Bilinç düzeyine yükseltilmiş olan şey, daha sonra somut bir biçime/forma bürünebilir. Dolayısıyla, meselenin felsefesine mühendislik kökenli olanlar tarafından bile pek tefekkür ediliyor olmasa da, Mühendislik (de) temelinde (her Sanat gibi) bir Bilinç İnşası işidir. (Diğer Sanat’lardan farklı olarak, ayrıca Matematiksel-Mantıksal Tutarlılık gerektirir.)
02.09.2025
