Teori Manzaraları [Sembolik ve Cebirsel İfadeler]

Rüya Nazariyatı açısından, Erenlerin Rüya’daki Kelâm’ı “kuşatıcı” niteliktedir.

Rüya Nazariyatı açısından, Erenlerin Rüya’daki Kelâm’ı “kuşatıcı” niteliktedir. Rüya Âlemi’nin (Şehâdet Âlemi’ne göre daha) İç’te oluşu sebebi ile, Rüya’da Eren’lerin Kelâm’ı, başlı başına Teori’dir (Theoria’dır). Keza, bir cisme değil bir fikre (idea’ya) işaret eder. Dolayısıyla Vahy’in Çok-Yönlülüğü gibi çok-yönlü anlama haizdir

O zaman; Rüya’daki Teori’yi – yani Eren’lerin Kelâm’ını – “cisimsel” bakış açısı ile kısıtlayamayız. Bu önerme, tüm Rüya Nazariyatı için de geçerlidir.

Hz. İbrahim’in rüya te’vilindeki hatası buna Kur’anî bir misaldir. O, Kurbiyyet Teorisini inşa etmesi gerekirken, rüyasını cisimleştirerek tesis etmeye niyet etti de, Cibril ona Rüya ve Gerçeklik’in temyizini vahyetti.

Demek ki Rüya’yı cisimsel varoluş koşulları ile kısıtlayamayız. Orada Asl’olan, Kelime’lerin bilgisinin anlaşılması ve okunmasıdır. Yani Teori’yi anlamaktır.

Teori, misak Fizik Teorileri’nde olduğu gibi, pek çok Manzara’ya yönelik okunabilir/anlaşılabilir. Mesela, “hareket yasaları”nı arabanın veya uçan bir kuşun hareketi üzerinden okuyabilirsiniz. Fakat Hareket’in Teori’si, bu şekilde “birey-leşmiş” bir cisim/varlık değildir. O, pek çok hareket Manzara’sında görülebilen ve bunları kuşatan bir İdea’dır.

Rüya Nazariyatı açısından, Rüya’da yapılan önerme’ler bu anlamda bir İdea’dır; yani Misal Âlemi’nin bir “misale dayalı önerme”sidir.

“Misal’e dayalı Önerme”yi, Cebir’sel Kesinlik ile ifade edersek, buradan Matematik Yazımı doğar (doğuş’a gelir).

Bir keresinde bir rüyada, (nûranî) bir Fizikçi bana “saatin tersi yönde dönüş hareketi”nin (anlatması epey uzun süren) “vektörel (matematiksel) betimlemesini” anlatıyordu. Ona dedim; şuna “Zaman’da Geri-Dönüş Büyüsü” desene (kısaca)!

Gerçekten, bunları en baştan Cebirsel İfadeler ile yazmaktansa, onları kapsayıcı bir Sembolik İfade ile zikretmek daha kolaydır. Tabii ki, Cebirsel Mimari’sinin zaten (en az bir kere yazılmış ve) okunup anlaşılmış olması koşulu ile.

Benzer bir metodoloji, (Bilgisayar) Programlama literatüründe de bulunur. Fonksiyon’un İç’sel tabiatını/yapısını, net ve açık ifadelerle tanımlarız, ki bunlar da Cebirsel İfadeler’e çok benzerler, Köken’inde de aynı Zihnî Kurallar’a dayanırlar. Fakat, her seferinde Fonksiyon’un İç Mimarisi’ni en baştan okumayız; onu tanımladıktan sonra, sadece ona verdiğimiz (ve tabiatı ile uyumlu) İsm’i anarak onu “çağırırız”. (Bunun Metafizik Köken’i için bakınız: Ruh(un) Çağrısı)

15.07.2025

Emin Ali Ertenü
Emin Ali Ertenü
Articles: 614

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir