Boyutsal Yapıların Örülmesi

Ağ Yapısı belirli “dayanak”lara dayanır, bunların arasında kurulur. Esasen; bu daha Genel olana dayanarak, daha Özel bir desen çizmek/örmek anlamına gelir.

Sonunda, Ağ Teorisi ile ilgili bir bilgi eksiğimi tamamladığımı düşünüyorum. (Bitirme Tezi’mde bu konu üzerine çalışmamın ve bu konuda epeyce tefekkür etme imkânı bulmanın, yadsınamaz bir faydası dokundu.) Ağ (Teorisi) Epistemolojisi’nden bahsederken; Ontolojik Köken’inden, bağlı olduğu meleke ve İlâhî İsim’den bahsetmiştik.

Demiştik ki; Ağ Yapısı belirli “dayanak”lara dayanır, bunların arasında kurulur. Esasen; bu daha Genel olana dayanarak, daha Özel bir desen çizmek/örmek anlamına gelir. Mesela, Tezhip Sanatçıları da benzer bir teknik uygular (ve genel olarak tüm Sanatçı’lar). Bu, Ana Hat’lara dayanarak, aşama aşama daha ince ayrıntılara geçildiği anlamına gelir (zira Çizim’in bir yerden başlaması gerekir).

Başka bir ifade ile; daha temel Boyutsal Yapı’lardan başlayarak, daha ince Boyutsal Yapı’lara doğru ilerleriz. Bu süreç, Genel’den Özel’e doğru, Desenlerin Dokunması veya Boyutsal Yapıların Örülmesi’dir.

“Boyutsal Yapıların Örülmesi”, özellikle (Lineer) Matematiksel Model’lerin inşası söz konusu olduğunda, (Boyutsal Nitelik ifadesinden) daha sezgisel bir ifade gibi görünüyor. Özellikle Ağ Teorisi ve Lineer Programlama söz konusu olduğunda. O zaman, bunun biraz (meslekî) detaylarına inelim.

Dayandığımız temel boyutsal (cebirsel) yapılar, en başta belirlediğimiz Set’lerimizdir. Bir Set, aynı bir liste gibi, Sınır’lı miktarda değişkeni kaplayan bir Küme’dir. 3-Boyutlu (içinde yaşadığımız) Realite’yi, alegorik biçimde düşünürsek; Zemin’imiz, tüm potansiyel Düğüm Noktaları’nı [Node] kapsar, yani hepsini kapsayan en geniş Küme’dir. Sadece zemin üzerine bir Ağ Yapısı kuramayız, en az bir adet daha “Duvar”a (Kesişim Uzayına/Düzlemine) ihtiyacımız vardır. O zaman, bunu Zemin’imiz olan ilk ve en kapsamlı Set’in bir Alt-Kümesi gibi düşünürüz; sonra bunu da bir Set Değişkeni (yani bunu ifade eden bir basit-cebirsel-ifade) ile yazarız

Bundan sonra ise Zemin ve Duvar(lar) (yani Temel Düzlem ve Kesişim Düzlemleri) arasında, bunları bağlayan ve Ağ Yapısı’nın tüm teferruatına dayanak olacak taşıyıcı çizgileri çizeriz.

Konu Örme İşi olduğunda, özellikle adım adım ve yavaş yavaş, temkinli ve tedbirli bir biçimde ilerleriz. Çünkü Ağ Yapısı giderek karmaşıklaşır ve özenle kurulmadığı zaman içinde kaybolmak ve yolu şaşırmak kaçınılmazdır. Karmaşıklığın ilacı Basit’tir: Karışan ağ çizgilerini bozar ve “dayanak”lara geri döneriz. İnce (ve lineer) ağ çizgilerinin bir özelliği de – eğer içinden çıkılmaz hâle gelmemişse, ve aynı zamanda zarif ve latif ise – kolayca bozulabilmesidir. Dolayısıyla, sık sık çizgilerin dayanaklarına olan oranlarına bakmak gerekir. “Rasyonel” kelimesinin geldiği Latince “Ratio” kelimesi, işte bu Oran/Ölçü anlamına gelir. Ki Muhakeme Kabiliyeti de, Hayâl’in Materia’sı üzerinden, bu Ölçüm İşlemi’ni yerine getirir. “Ölçüyü şaşırmayın” ayeti buna işaret eder. Dikkat edilsin ki; Muhakeme (Kabiliyeti), Hayalî Materia üzerinden işlem yapar. Dolayısıyla her Rüya Matrisi’nin kendisine has bir Mantık’ı bulunur ve Doğuş’una dayanır.

Hayal ile Gerçek’i temyiz (ayırt) edemeyip de mekredenin (ağ örenin, tuzak kuranın) ise vay hâline! O kendisini Örümcek Zindanı’na atar ki bu, kurtulması en zor olan, en dehşetengiz Nefs Zindanı’dır. Keza Kişi kendi kendisini vehmi ile kozalar.

Emin Ali Ertenü
Emin Ali Ertenü
Articles: 614

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir