Hareket ettirme dilini onunla, acele ettirmek için onu
Kıyame Suresi 16-20. Ayetler
Şüphesiz, üzerimizedir onun cem‘i (toplanması) ve Kur’an‘ı (okunması)
O hâlde, ne zaman ki biz onu okuruz, ona tâbi ol
Sonra, Biz’im üzerimizedir onun beyan‘ı (açıklaması)
Hayır, bilakis, siz aceleyi seviyorsunuz
Bu ayetler, Vahy’in geliş sürecinde Peygamber’e “endişelenme, biz toplayacağız, okutacağız, açıklayacağız” güvenini verir.
Düşünce, gerçekten de büyüyen bir şeydir. Basitten karmaşığa, dallanıp budaklanır. Bu minvalde, Ağaçlar huzura ermiş düşüncenin ve Mutmain (Tatmin Olmuş) Nefs’in remzidir. İşini layıkıyla ve Allah rızası için yapanlar da bu hâl üzeredir.
Şöyle ki; onlar okumalarında/işlerinde acele etmez, böylece detaylar karmaşasının içinde boğulmazlar. İlmin Allah’a ait olduğunu bildiklerinden, kibirlerini dizginlerler ve yoldan sapmazlar. “Yoldan sapmak”, dikkat dağınıklığı veya konunun bir türlü toparlanamaması olarak da anlaşılabilir. Düşünce’yi toparlayamamak, esasen onu tevhid edememek anlamına gelir. Şu hâlde, insan nasıl huzur bulabilir?
Tao Te Ching’de bahsedildiği gibi, “Tabiat hiç acele etmez, fakat tüm işlerini yetiştirir”.
Ana Akış Hattı’na dönmek demek, esasen “Neden?” sorusu ile Allah’a rücu etmek demektir. Nehir akar ve yan dalları biz çaba sarf etmeden oluşuverir. Yol budur. Ve bu, ancak kulun Hakk’a olan güveni ve imânı ile mümkündür. O zaman; biz ancak tohumu eker, ona alaka gösterir ve ışığa yöneliriz. Onu büyüten ise Hakk’tır, zâhiren Tabiat’tır.
26.03.2025