Nehir, ana Akış hattında aktıkça, yan dalları olan akarsular da “kendiliğinden” oluşa gelecektir. Nehir’in tek yapması gereken, kendi Büyük Yol’unda akmaya devam etmektir.
Benzer bir durum, tüm “büyük” ve “küçük” yollar için geçerlidir. Gelenek’in Aslî Kitap’ı olan Kur’an da böyledir: Kur’an’ın Ruh’u, Gelenek’in tüm dallarını besleyen ana damardır, temel Akış kaynağıdır.
O zaman Ontoloji, Epistemoloji, Psikoloji, Sosyoloji, Sembolizm, Sanat Felsefesi, Matematik gibi diğer tüm İlim dallarını; Kur’an’ın Ruh’unu özümseyerek inşa ederiz. Bunun için, tüm ayrıntıları didik didik edip, detaylarda (“küçük yollar”da) kaybolmak değildir Gelenek’in tavrı. Fakat İnsan, Kur’an’ın Ruh’unu özümsese gerektir. Bu durumda; Yaşam’ın olağan Akış’ı içerisinde, Kur’an’ın Ruh’u bu yan yollara da gereğince sirâyet edecektir. Onları beslemek için, Ana Akış’ı güçlendiririz; (herhangi) bir tanesine (“yan dal”a) takılıp, kalanları yok saymak, Bütünlük anlayışımızı tehdit eder.
26.11.2024