Sayısız Yanılgının Sebebi

Vahdet’e (Birlik’e) yönelen “buluşur”, kesrete (çokluka) yönelen “kaybolur”.

Te’vil, “bir şeyi asl’ına rücu ettirmek” anlamına gelir. Bu bağlamda Rüya Te’vili, esasen Rüya’yı var eden Asl’a rücu etmek anlamına gelir.

Beşerî varlık, herhangi bir varlık gibi, Sonsuz Bilginin Kaynağı yazılarında bahsettiğim gibi, Varlık’ın 4 hâlinden birisinde bulunur. Ayrıca, “yükseliş” cihetinden düşündüğümüz bu 4 düzeyi “alçalış” cihetinden de düşünebiliriz. Bu durumda “aydınlanma” değil “kararma” yönünden bahsetmiş oluruz. Buna gölge yön de diyebiliriz. Sonsuz Bilginin Kaynağı yerine de Sayısız Yanılgının Sebebi dememiz gerekir.

Birisi Öz’e (Varlık’a) dönüş itibariyle “İç’e dönüştür (aydınlanmadır)”, diğeri ise kendi Öz’ünden kopuş sonucu “Dış’sallaşmadır”.

Her Arketip’i – Hermetik Gelenek ve Hermes’in (Hz. İdris’in) Vahy’i gereği – bu iki “yön” esasında düşünürüz. Bunları Cebir esasında “açtığımızda”, Cebirsel Nitelik’lerin açıklaması meydana gelir. O zaman, “İç’e dönüşün 3 aşaması”na tekâbül eden, “Dış’sallaşmanın 3 aşaması” düşünülebilir. Doğrusu, bu yazım için tek gereken, Realite anlayışının tersini almaktır. O zaman Vahdet’e yönelişin yerini kesrete yöneliş alır, yani Birlik’e yönelişin yerini çokluka yöneliş.

Vahdet’e (Birlik’e) yönelen “buluşur”, kesrete (çokluka) yönelen “kaybolur”. Bu durumda Bilinç’in billurlaşmasından değil, çözülmesinden bahsederiz. Biri “bilginin doğuşu”na, diğeri “yanılgının oluşumu”na yol açar. Yanılgı için “doğuş” düşünemeyiz, esasen “doğ’an” bir şey olmayışı sebebiyle.

Fakat yanılgıdan bahsedebilmemiz için, var olan bir şey olması gerekir. Keza ancak var olan bir şeyden bahsedilebilir. O zaman, yanılgıdan “olmayan bir şey” gibi bahsedemeyiz. Daha ziyade; yanılgı, gerçek bilginin gölgesine benzer. Bu noktayı atlamamak gerekir, keza yanılgıya düşmüş olan, kendisinin bilgiye eriştiğini zanneder. Gölge ile Asl’ı karıştırmasından mütevellit. Mesela; dedikoducu, yanılgısını bilgi zanneder; inkârından ve buna bağlı gerçekleşen (Bilinç) “düş’üş”ünden mütevellit.

O zaman yanılgıdan, bir çeşit “mutlak yokluk” olarak değil, “oluşan bir şey” (“oluşa gelen bir şey”) olarak bahsederiz; veya “gerçek bilginin yokluğu” olması açısından, göreceli bir “yokluk” düşünürüz.

Bu girişten sonra, Sayısız Yanılgının Sebebi’nden bahsetmeye geçebiliriz.

01.11.2024

Emin Ali Ertenü
Emin Ali Ertenü
Articles: 590

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir