Nitelik’leri Belirleyen Zaman

Benzer Zamansal Nitelik’leri paylaşan varlıklar, birbirlerine benzerler.

Benzer Zamansal Nitelik’leri paylaşan varlıklar, birbirlerine benzerler. Bu demektir ki, zamanlarını benzer şekilde geçiren insanlar da birbirlerine benzerler. Varlık’ın Zaman’da Seyr’i, Nitelik’leri meydana getirir, açığa çıkartır. Tüm varlıklar, Mutlak Varlık’ın bir tezâhürü olduğundan, bu İlke tüm varlıklar için geçerlidir.

Peki, biz insanlar bir varlıkın özelliklerini nasıl idrak ederiz? Onun zamandaki seyrini izleriz, ve bu iz üzerinden onu anlamaya çalışırız. Yani, İnsan da izlediği varlıkı Zaman’da Seyr’eder ve bu sayede Nitelik’ler Zihin’de oluşa gelir. Tabii ki Seyr’in izi ile kendisi aynı şey değildir, fakat okumak ve yazmak ancak bu iz ile mümkündür.

Şu durumda, her Okuma Faaliyeti, şöyle ya da böyle bu İlke’ye (Varlık’ın Zaman’daki Seyr’inin izlenmesine) dayanır. Psikoloji ve Sosyoloji okumaları, yani Nefs’in ve Toplum’un incelenmesi de bu İlke’ye dayanır. Zaman’ın nasıl geçtiği Bireysel açıdan Nefs’in kendi iç dinamiklerini, Toplumsal açıdan ise sosyal dinamikleri (ve tezâhür eden Nitelik’leri) belirler.

Aslında, “boş zaman” diye bir şey yoktur. Fakat ebediyyen süre-gelen Karanlık-Aydınlık, Kaos-Logos ilişkisi (diyalektiki) vardır. Biyoloji cihetinden bir örnek verecek olursak, hücrelerimiz iç-dış basıncı dengelemek için sürekli faaliyet hâlindedir. Aksi takdirde ölür. Biyoloji’deki bu enerji yasası, tüm canlılık için geçerlidir, diyebileceğimizi düşünüyorum.

Bununla birlikte, bilimsel gözlemler sonucu karşımıza çıkan prensipler, Metafizik İlke’lerin keşfi için bir “dayanak” işlevi görebilirler, ki bilimin en ideal işlevi de budur.

O zaman diyebiliriz ki, Logos’un (anlamın – bireyde) inşası, Kaos’a (yani bireyin bozulma ve parçalanma eğilimine) karşı aktif ve sürekli bir mücadeleyi gerektirir. Değilse canlının öldüğünü gözlemleriz. (Tabii ki bu sürekli faaliyet hâli, belirli bir Ritim’de gerçekleşir, ki onu sürdürülebilir yapan da budur.)

Biyoloji’de karşılığını gördüğümüz bu Metafizik İlke’nin bir karşılığını, Psikoloji ve Sosyoloji’de de görebiliriz. Doğrusu, Metafizik bakış açısı ile baktığımızda, yani İlke’ler düzeyinden baktığımızda, tezâhürün konusu olan Faaliyet Alanı’nın İlke’lere herhangi bir etkisi yoktur. Bunlar sadece ezeli ve ebedî, yani Zaman-Ötesi olanın tecelli ettiği özel varoluş koşullarıdır. İlke’lerin Varlık ile başlayan Zaman’daki Seyr’i, aynı zamanda Cebirsel Nitelik’lerin sayımı olarak da düşünülebilir. (Bunlar aynı zamanda Pisagor-cu biçimde anlaşılan Nitel Sayı’larla özdeştir.).

05.10.2024

Emin Ali Ertenü
Emin Ali Ertenü
Articles: 522

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir