İndirir melekleri emrinden bir Ruh ile kullarından dilediği kimselerin üzerine, uyarsın diye: “Yoktur ilah, Ben’den başka. Öyleyse bana karşı takva sahibi olun.”
Nahl Suresi 2. Ayet
Zulüm ile nasıl savaşacağız? Savaşacak gücü nasıl bulacağız? Kendimize düşman olmayı sürdürdüğümüz müddetçe, o gücü nasıl bulabiliriz ki?
Savaş sanatlarında, öncelikle temel formlar öğretilir: Duruş, adımlama, Enstrüman’ın tutuluşu ve temel vuruş hareketi. Esasen, bunlar tüm Sanat’ların temelidir. Sanat’ı, en genel anlamı ile, Yaratıcı Faaliyet olarak düşünebiliriz.
Bu temel hareketler, esasen, Sanatçı’ya Denge kazandırmayı amaçlar. Denge sarsılırsa, onun üzerine inşa edilen teferruatın da bir anlamı kalmaz. O zaman diyebiliriz ki, Güç’ü arayan önce Denge’yi sağlamalıdır; yani İç’sel Denge’yi.
Kendo’ya ilk başladığım zamanlar, yani hâlen gidiyorken, bambu kılıcı (shinai’yi) savururken kaslarım zorlanırdı, belirli bölgeleri ağrırdı. Yeni başlayan herkes gibi, ben de kol kuvvetinin pek de büyük bir fark yaratmadığını bilmiyordum. Kılıca, öğrendim ki, ivmesini veren yerçekimi ve kılıcın ağırlık dengesi idi. Ustaların omuzları ve kolları hiç ağrımıyordu. Fakat biz, onların edindiği Denge’yi edinmemiştik.
İç’sel Denge ve Huzur bir arada gelir, bir arada gider. Denge, Uyum’u sağlar ve “ağırlık ilişkileri”nin Âhenk’i ile Hareket etki ve verimlilik kazanır.
Herhangi bir Sanat’a, hiç değilse birazcık vakit ayırmış herkes, şu gerçeği tasdik edecektir: Yaratıcı Faaliyet’in mücâdelesini veren herkes, esasen kendi İç’inde bir mücâdele verir. Denge’yi ve Âhenk’i yitirmemesinin mücâdelesini. Onları sürekli hâle getirmenin (ve bu sürekliliği sürdürmenin) mücâdelesini. Kendi kendimizi engellememize sebep olan, “yük”lerimizden arınmanın mücâdelesini.
Kılıç, kalem, fırça, ok, omurga; hepsi aynı İlke’den doğarlar. Her Sanatçı, Zaman’ın Âhenk’ine eşlik edebilmenin, Ruh’a yaklaşabilmenin mücâdelesini verir. O zaman, Sanatçı’lar ve Savaşçı’lar, ellerindeki Enstrüman’ın yumuşadığını hissederler. Bunun için denir ki; Hakk olan Allah, Hakk için mücâdele edeni Ruh’u ile destekler. Çünkü onlar benlikleri ile mücâdele etmiş, Âhenk’i bozan engelleri aşmıştır. Açılan Yol’da, akışı Ruh sağlar.
Tao [Yol] budur.
Sırat-ı Müstakim [Dosdoğru Yol] budur.
Çarmıh’ın dikey ekseni [Göğe Giden Yol] budur.
06.03.2024