Çağ’lar boyunca, Hakikat’in Anlatı’sı, mitsel biçimlerde ve hikâyelerle anlatılagelmiştir. İnsan, Kelime’leri ancak Cümle’ler içinde tanıyabilir ve anlamlarını kavrayabilir. Böylece kavranan Kelime, bir Kavram’a dönüşür. Tüm bunların gerçekleşmesi için, bir Anlatı, bir Hikâye gereklidir. Ancak bu şekilde Kelime’ler Anlam kazanır. Yaratıcı Faaliyet de bu esaslara göre gerçekleşir. Bunlar Ontolojik Yaratım için de, İnsânî Yaratım için de böyledir.
Hikâye’ler insan-üstü olanı anlatmak istediğinde, mitler ve masallar meydana gelir. Bu Yaratıcı Fantezi ürünleri, Tanrısal olanın sembolik ifadelerini, ardındaki yaratıcı unsurlara yönelten hatırlatıcı imgeler olarak aktarırlar.
Tenzih, Yaratıcı’nın her türlü anlaşılır nitelikten münezzeh olduğunun ifade edilmesidir. Teşbih ise, Yaratıcı’nın çeşitli İsim ve Sıfat’larının benzetim yoluyla anlatılmasıdır.
Musevîlik’te Tenzih, İsevîlik’te ise Teşbih ağırlıktadır. İslam ise, Tenzih ve Teşbih’i Tevhid eder, yani Bir’ler. “Allah’ın tüm nitelemelerden münezzeh olduğu” söylenir ve Muhkem (açık ifade) olan ile Müteşâbih (benzetim yoluyla anlatım) olan birbirinden fark edilir, temyiz edilir.
Kur’an’ın sembolik ifadelerinde ise, pek çok Yemin bulunur. Kur’an, Güneş’e, Ay’a, Duha’ya (kuşluk vakti), Gece’ye ve Gündüz’e (ve pek çok başka şeye) yemin ederken, hem bunların sembolik yönünü vurgular hem de bunlar üzerine tefekküre davet eder.
Dilbilimsel açıdan düşündüğümüzde, bir Yemin, üzerine yemin edilen şeyin özelliklerinin/sıfatlarının/isimlerinin şâhit gösterilmesidir. Bu da, esasen tüm sembolik ifadelerin özüdür. Kainat’taki yaratılmış her bir şey, kendisini yaratan Yaratıcı Faaliyet’in bir sembolüdür. Bu sebepten Kur’an, sembolik ifadeleri yaşamın içinden sunar.
Kur’an, “eski Vahy’i” reddetmez fakat tarih süresince meydana gelen yozlaşmalara işaret eder. Bunlardan birisi de, teşbihi olanın literal olarak algılanmasıdır. O zaman diyebiliriz ki; Kur’an, mitsel unsurları tamamı ile reddetmez. Bu hem onların anlatım zenginliğini hiçe saymak hem de onları meydana getiren Yaratıcı nitelikleri göz ardı etmek olur. Bunun yerine Kur’an bir Orta Yol (doğru yol, Sırat-ı Müstakim) çizer ve Teşbîh’in ancak Tenzih ile anlaşılabileceğini gösterir.
İşin anahtarı odur ki; Tenzih ancak Allah’adır, Teşbih ise bizzat onun Yaratıcı Faaliyeti ile oluşagelir. Demek ki Teşbih’in esası, Anlam’ın Yaratıcı Hikâye’ler yoluyla Anlatım’ıdır. Tüm yaşamımız da bir Hikâye olarak düşünülebilir.
02.03.2024