Her İnsan, Öz’ünde “cem edici” yani “toplayıcı, birleştirici” bir kök kod ile programlanmıştır; yani Öz’ünde “toplayıcı, birleştirici” bir İlke’ye tâbidir. Hatta, deyim yerindeyse bu İlke’nin kendisidir.
Er-Rahman
Allemel Kur’an
Halakel İnsanEr-Rahman
Rahman Suresi 1-3 Ayetler
Kur’an’ı belletti
İnsan’ı halk etti
Rahman Suresi’nde beyân edildiği gibi; Rahman, Kur’an’ı [toplayıcı kelam’ı] belletmiş, [sonra] İnsan’ı halk etmiştir. Buradan hareketle; Kur’an’ı “toplayıcı kelam” olarak anlar isek, İnsan’ın Öz’ünde bu “toplayıcılık, cem ediş” olduğunu Kur’an onaylamaktadır. Burada bir yorum olarak diyebiliriz ki; İnsan, “Aşk ve Işk toplayıcısı”dır. Bu, o kadar içimize işlemiş bir hakikattir ki, İnsan’ın her eylemi esasen bu İlke’ye bağlanır.
Ne var ki, İnsan’ın Öz’ündeki bu toplayıcı İlke, Kişi’nin yöneldiği/tapındığı şeye göre tecellî etmektedir. Paraya tapan para toplar, şöhrete tapan şöhret toplar, vb… Hakk’a tapan ise, Anlam ve Esmâ toplar; Hakk’ın Yaratım’ının ayetlerini okur ve onları var eden Aşk’ı ve Işk’ı toplar.
Allemel beyân
Beyân’ı belletti (öğretti)
Rahman Suresi 4. Ayet
Bundan sonra kendisine beyânın öğretildiği İnsan, gene bu Ontolojik İlke’nin bir yorumu olarak, diyebiliriz ki; “topladığı ile kendisini inşa edilmekte” ve “halk edilmiş kendilikini beyân etmektedir”. Böylece Aşk ve Işk toplayanın, beyânı Aşk olur. Bu Toplayıcı İlke’yi, Hakk nezdinde değeri olmayan “çer-çöp”e yönlendirir ise, beyânı da herhalde bu “çer-çöp” gibi olacaktır.
Bununla birlikte, diyebiliriz ki; mânevî nimetler dileyenin/toplayanın, beyânı da bu mâneviyâtın “izharı”, yani “ortaya çıkarılması” olacaktır. Böylece Rahmân, İlâhî Rahmet’i ile lütfettiği mânâ ile, İnsan’ın kendiliğini/karakterini/şahsiyetini yaratacak/halk edecek, ve İnsan’ın beyânı da bu mânâyı izhar ettiği İnsânî Yaratım olacaktır. Ki bu Bilim/Sanat/Felsefe/Edebiyat/Mûsikî, yani “iyiliğin ve güzelliğin Eserleri” olacaktır.
09.12.2023