Varlık’ın Zikri

Tüm sayıların gerisin-geri götürüldüklerinde Bir’e dönmeleri gibi, tüm argümanlar da gerisin-geri Var-lık argümanına dönerler.

Tüm sayıların gerisin-geri götürüldüklerinde Bir’e dönmeleri gibi, tüm argümanlar da gerisin-geri Var-lık argümanına dönerler. Böylece türev işlemi ile sentetik biçimde Bir’e döndürülerek birlenen çok-boyutlu değişkenler gibi; tefekkür işlemi de çok-boyutlu düşüncenin/fikrin/argümanların Öz’ünde yatan İlke’ye ulaşılmasını sağlar. Ki bu da ancak Varlık’a, Var argümanına, Yaratıcı Kudret’e yönelerek gerçekleştirilebilir. Değil mi ki, bu da esasen bir Yaratım sürecidir ki, Rabb kuluna yol göstermekte, yolu yürürken ona rehberlik etmektedir.

İlke’ler her zaman, birer öncül oluşları ve ilksellikleri sebebiyle, zuhur eden ârazdan, Varlık’a daha yakındırlar. İlke’lerin tezâhüründe ise, tezâhür koşullarına bağlı, tesadüfî/ârızî çeşitlenmeler meydana çıkar. Ki ayrıca belirtelim, burada “tesadüfî/ârızî” ile sınırı belirsiz bir “çeşitlenebilirlik”i kastediyoruz. Değilse bu tezâhürün bir çeşit “kuralsızlığını” değil.

Bu çeşitlenmeler türevin tersi olan integral işlemi ile sembolize edilebilir, ki burada da İlke’nin bir tür “yeniden açılımlanması” söz konusudur. Bir bakıma, denilebilir ki tefekkür ve tezekkür ile ilksel nitelikleri keşfedilen argümanlar, bu biçimde ârızî çeşitlenmelerinden arındırılarak, “nedenler zinciri” ile Varlık’a geri döndürülür.

Bundan sonra ise, Kaos’u anlamlandırmak için artık bu İlke’lere başvurulur. Bu durumda ârızî çeşitlenmeleriyle birlikte git gide daha kaotik bir hâl almış olan bu argümanlar, tekrar ilksel hakikatlerine bağlanırlar. Böylece Logos ve Kozmos, Kaos’tan erenlerin [Varlık’a rücû edip, O’ndan Rahmeti’ni getirenlerin] pençeleri ile çekip çıkarılır.

Böylece anlamsızlaşmanın getirdiği mecâzî çölleşmeye, bu Varlık Çölü’ne tefekkür ehli ve husûsen Peygamber’ler, Varlık’ın Rahmeti’ni getirir, Hakk’a ve halka hizmet ederler. Mekân’daki yayılım ve çeşitlenme, kaçınılmaz olarak bu “anlam dağılması”nı da beraberinde getirir, ki bu da ancak Zaman-Ötesi hakikatlerin, Zaman’da sıkışma (çünkü çözümlenmediği takdirde bunlar yıkılmaya ve felâketlere yol açacaktır, bu sebepten bir ân önce çözümlenmesi gerekir) ile yeniden zikri/hatırlanılması ile iyileştirilebilir. Bu Zaman-Ötesi hakikatlerin indirilmiş İz’i ise, Furkan’dır, kitap olan Kur’an’dır.

12.12.2023

Emin Ali Ertenü
Emin Ali Ertenü
Articles: 511

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir