Mutlak Odak Noktası

“Tapınmak” kelimesi ise, kişinin tüm zihinsel fonksiyonlarını, fiziksel faaliyetlerini, his ve düşüncelerini bir şeye “adamasını” ifade eder.

Her insan, bir şeye tapınır.

“Tapınmak” kelimesi ise, kişinin tüm zihinsel fonksiyonlarını, fiziksel faaliyetlerini, his ve düşüncelerini bir şeye “adamasını” ifade eder. Bu şekilde tapınılan şey kişinin Odak’ını teşkil eder, yani kişi odaklanmak için bu şeye yönelir.

Misaller üzerinden gidelim.

Bir kişi Para’ya tapıyorsa; tüm düşünceleri, hisleri, davranışları bu Odak etrafında şekillenir. Para kazanmasını sağlayan davranışlar onun için “iyi”dir ve kaybettirenler “kötü”dür. Bu durum kişinin düşünce dünyası için de geçerlidir. Tapındığı bu şeye, yani Para’ya yönelik olmaya düşünceler “gereksiz”dir veya o kişiye göre onu “zarara” sokar”.

Bir başka kişi mesela bir Kadın’a tapıyorsa; tüm düşünceleri, hisleri, davranışları bu Odak etrafında şekillenir. Kadın’a hizmet eden, onu mutlu/memnun eden davranışlar “iyi”dir. Onu üzen/mutsuz eden davranışlar ise “kötü”dür. Bu durum kişinin düşünce dünyası için de geçerlidir. Tapındığı bu kişiye, bu Kadın’a yönelik olmayan, bir şekilde onu amaç edinmeyen her düşünce “gereksiz”dir.

Tapınan kişi, tapındığını sorgulayamaz. Çünkü onu Odak edinmiştir. Peki Odak nedir? Odak “yönelin şey”dir. Bir kişi, bir şeyi “sorgulayacak olsa” bile, soruları bir amaca hizmet eder; ki bu da kişinin Odak’ıdır. Fakat tabii, Odak’ını değiştirecek olursa bu başka. Bu sefer de sorgu ve soruları bu Odak’a göre şekillenir.

Bazı durumlarda, kişi odaklandığı şeyin ötesinde “başka bir Odak noktası” bulunduğunu fark eder.

Misaller üzerinden devam edecek olursak; bir Kadın’a tapınan kişi, tapındığının aslında onda gördüğü Güzellik olduğunu fark edebilir. Bu durumda odağı değişir ve Güzellik’e tapınır hâle gelir. Daha sonra Güzellik’in de ötesinde, onu yaratan/meydana getiren başka bir şey olduğunu fark edip ona yönelirse, bu sefer o şeye tapınır hâle gelir. Güzellik’in ötesinde onu meydana getiren bir Akış olduğunu ve bunun Rûh olduğunu fark edip buna tapınır hâle gelebilir.

Sanırım Put edinme ve yitirme sürecinin temel hatlarını yeterince anlatmış olduk. Put, Mutlak  Varlık olmayıp, yani mutlak anlamda Tanrı olmayıp, kişinin tanrılaştırıp tapındığı şeydir. Kişi, hayatında (Hakk’ın Kendisi olmayan) neyi Odak edinmiş ise Put’u odur.

Öte ve aşkın olana olan İnanç’ı ile kişi, tüm (yaratılmış) varlıklara aşkın olan Mutlak Varlık’ın tek-bir gerçek Tanrı olduğunu fark edebilir. Keza İnsan nereye bakarsa baksın, neye yönelirse yönelsin Mutlak Bir olan Allah her şeyi kuşatır. Bu bağlamda tek Mutlak Odak Noktası’dır.

Aynı zamanda Rahman’ın İlahi Rahmeti’nin bir tezahürüdür ki; kişi her neye tapınıyorsa, onun üzerinden Hakk’a yol alabilir. Yani öte ve aşkın olana olan İnanç’ı ile Put edindiği Sûret’i aşıp onun Asl’ını keşfedebilir. Bu şekilde her Odak Noktası’na yönelmek için bir “idrâk zemini” teşkil edebilir.

Geride bırakılan Odak, tabii ki “tamamen değersiz” değildir. Fakat değerini ancak Mutlak Varlık olan Hakk’a izâfen, ondan miras alır. Hakk, Gerçeklik’tir. Böylece eski Odak’ın gerçek değeri idrâk edilebilir.

Her şeyin Mutlak kuşatıcısı Hakk olduğundan, Kur’an bize der ki:

Fe eyne tezhebun

O halde nereye gidiyorsunuz?

Tekvir Suresi 26. Ayet
Emin Ali Ertenü
Emin Ali Ertenü
Articles: 511

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir