Eğitim, en basit anlamıyla bir Şekil verme işidir. Yani Kişi’nin benliğine/zihnine şekil vermesi işidir. Şekil verme vasfı ile, Yazı yazmaya benzer. Eser oluşturulur ve bu Eser Kişi’nin kendisidir.
İlhamın Mertebeleri ve Yeniden Yaradılış yazılarımızda belirttiğimiz biçimde, her Yazı’yı oluşturan/meydana getiren öncül İlke’ler bulunur. Bunlar, Yazı’nın fiziksel/maddî vasıflarından ölçülemez biçimde daha değerlidir; keza maddiyatın yaratıcısı niteliktedirler.
“Yeniden Yaradılış”ta bahsettiğimiz üzere, İnsani Yaratım’ın başlatıcısı olan meleke/kabiliyet/yeti/kuvvet, İrade’dir. Eğitim’i de bir İnsani Yaratım işi gibi düşünürsek, Eğitim’in aslı İrade’dir.
Eğitim’in ideali kendi-kendine olandır, ki bu Rabbanî İlham veya Vahy’e tekabül eder. Bu ki Bilgi’nin Hakk’tan direkt ve dolaysız edinimidir. Ve her türlü İlmî Keşif’in olmazsa olmaz şartıdır.
İdeal bu olmakla birlikte, çoğunluğun bu ideale ulaşamadığı da bir gerçektir. Ulaşılması imkânsız olduğundan değil, fakat bu çileye herkes talip olmadığındandır. Böylece yol açmak istemeyenler, önlerine serilen yollardan birisine yönelirler. Ya da bu yetkinliğe erişinceye kadar, hepimiz bu yollardan birisini takip ederiz.
Bir düşünce sistemi olarak, Vahiy ile yazılana, yani Kur’an’a tâbi olmak istemeyen herkesin idrak etmesi gereken husus şudur ki, böylece bu kimseler daha aşağı seviye Bilgi türlerine tâbi olurlar. Ya da daha beteri, akıllarını tatile çıkarıp atalarının diyanetini takip ederler.
Hâsılı Eğitim, bir İnsânî Yaratım işidir. “Yeniden Yaradılış”ta bahsettiğimiz üzere, Bilgi’nin Benlik’te yeniden yaradılışıdır. Bu şekil verme işi için gereken meleke ise İrade’dir. Böylece tek derdi yemek, içmek, uyumak, dışkılamak olan diğer cümle hayvanattan sıyrılarak, kendimize İnsan adını alarak, İnsanlık Onuru denilen kutsî vasfa sahiplik edebiliriz.
İrade için, bir Odaklanabilme kabiliyeti demiştik. Bu gibi apaçık gerçekleri “kanıtlama” ihtiyacı görmüyoruz. Keza bu İrade sahibi herkesin derûnunda hissettiği bir hakikattir. Eğer Bilgi üretiminin, daha doğrusu varolan Bilgi’nin Benlik’te yeniden yaratımının tek yolu İrade ise, bu demektir ki her “eğitim kurumunun” aslî görevi, talebelerin İrade melekelerinin geliştirilmesidir. Yani Odaklanabilme kabiliyetlerinin geliştirilmesidir. Bunun aksini yapan her “kurum”, hayra değil şerre hizmet eder. Ortadan kaldırılmaları, varlıklarından yeğ olabilir.
Peki Odaklanmanın, yoğunlaşmanın sonucu nedir? Genel anlamda, Yaratım’dır. Gaz yoğunlaşır Yıldız olur, enerji yoğunlaşır madde olur, Düşünce yoğunlaşır Yazı olur, bakış yoğunlaşır görüş olur, görüş yoğunlaşır Sanat olur, duyuş yoğunlaşır dinleyiş olur, dinleyiş yoğunlaşır Mûsikî olur, kas yoğunlaşır hareket olur, hareket yoğunlaşır Spor olur. Her canlı hücre, ancak hücre içi yoğunluğunu muhafaza ettiği ölçüde yaşamını sürdürebilir. Demek ki Canlılık bir sürekli yaratımdır. Yoğunlukun sürekli korunuyor olması hasebiyle.
“Göklerde ve yerde kim varsa O’ndan diler. O, her an yeni bir şe’ndedir.” (Rahman Suresi 29. Ayet)
Genel anlamıyla Yaratım böyle olmakla birlikte, İnsânî Yaratım, yani İnsan aracılığı ile vuku bulan Yaratım için de aynısı geçerlidir. İnsan, Yaradılış’ın halifesi olma şerefini işte bu şekilde elde eder. Odaklanma ve yoğunlaşma ile, Yaratım’a vesile olduğunda, bu sıkılma hâli ile birlikte Bilinç oluşa gelir. Bu tecelli ancak ve ancak İnsan’a mahsus olmakla birlikte, Varlık’a dair geliştirilen bu farkındalık, bu tanışıklık, İnsan’ı eşref-i mahlukat kılar.
20.07.2023