Mitolojik Tasvirler

İnsan’ı anlayan, İnsan Eli’nin yazdığı Eser’i de anlar. Bu bakımdan, Sanatçı’yı anlamak ve Sanat Eseri’ni anlamak birdir. Anlanan ve anlaşılan işte bu Bir’liktir.

İnsan’ı anlayan, İnsan Eli’nin yazdığı Eser’i de anlar. Bu bakımdan, Sanatçı’yı anlamak ve Sanat Eseri’ni anlamak birdir. Anlanan ve anlaşılan işte bu Bir’liktir.

Mitolojik tasvirleri bir de bu açıdan incelemek, faydalı bir metodoloji olabilir. Farklı kültürlerin, farklı Mitos’ları, farklı Yazıt’ları ve farklı Yazı biçimleri vardır. Fakat değişmez bir gerçektir ki, bu Eser’leri yazan İnsan’dır. Böylece, tüm sanat eserleri ve tüm mitolojik tasvirler, İnsan’dan zuhûr eden sıfatların bir Form’a, bir Biçim’e bürünmesinin sonucu oluşur. Bu Form ve Biçim’lerin ötesini idrâk edemeyen Halk, farklı toplumların ve farklı kültürlerin Yazıt’larına anlam veremez ve bunlara karşı bir çeşit (düşmanlık olmasa da) önyargı besler. Modernler içinse durum daha vahimdir; onlar anlayamadıklarını tam bir “ilkellik ve anlamsızlık” ile suçlar. Çünkü onların Yazı yazma Biçim’lerinden farklıdır, bu tasvirlerin Biçim’leri. Kendilerinin de aynı eylemi, sadece farklı bir kültür ortamı içerisinde, sergilediklerini fark edemezler.

Mitolojik tasvirlerde belki de en ilginç olanlar, yarı-insan formlarıdır. Kuş Başlı Tanrı (Güneş Tanrısı Ra), Kurt Başlı Tanrı (Anubis), At Gövdeli Adam/Kadın (Satyr), Kanatlı Ufak İnsanımsılar (Periler); ve bunlara benzer pek çok yarı-insan formları bulmak mümkündür. Gene ilginç bir biçimde, birbirinden bağımsız ve uzak coğrafyalarda yaşayan pek çok toplumda, bu çeşit yarı-insan tasvirlerine rastlanılır.

Burada bir varsayım yaparak, bunun üzerinden düşüncemizi ilerletmek istiyoruz: Her Mitolojik Tasvir, İnsan’a dair anlatılması murâd edilen bir esmâyı anlatmayı amaçlar. Bu mâna öyle bir şeydir ki, İnsan’ın derûnunda saklıdır. Bu sebepten açıkça görülmesi mümkün değildir. Zira bunlar fiziksel/maddi nitelikler değildir. Bu özelliklerin Sanat aracılığı ile, görünür/zâhir kılınması ile, Ruhban sınıfı Antik dönemlerde Halk’ın bu mâna üzerine tefekkür etmesini amaçlar. Daha sonraları ise bu Şekil’lerin, Form’ların, Tasvir’lerin bâtınındaki mânanın unutulması ile birlikte, bunlar Halk’a içi boş bir kabuk, bir çeşit “eğlence işi” veya “masal” olarak görünmeye başlar.

Özellikle Modern insan, bunların varoluş sebepleri hakkında tefekkür etmeyi tamamen gereksiz bulur ve kendisine “öğretilenleri” tekrar eder: “Bunlar halkı uyutmak için uydurulmuş masallardır.” Kendi medeniyetlerine ve farklı medeniyetlere karşı cahilâne bir tutum sergileyen bu insanlar, bu “bilgileri” çoğunlukla 18. Yüzyıldan (Endüstri Devirimi’nden) sonra yazılan Yazıt’lardan veya bunları “öğreten” kurumlardan öğrenirler. Kısacası Antik olanı hiç okumadan, Antik olan hakkında radikal kanılara varırlar, ki bu düpedüz bir önyargıdan ibarettir.

Şimdi önceki satılarda yaptığımız varsayım ile, akıl yürütmeye devam edelim. Bu varsayım özetle şu idi:

Her Mitolojik Tasvir, İnsan’a dair anlatılması murâd edilen bir esmâyı anlatmayı amaçlar.

Bundan da önce, şöyle bir tespitte bulunmuştuk:

İnsan’ı anlayan, İnsan Eli’nin yazdığı Eser’i de anlar. Bu bakımdan, Sanatçı’yı anlamak ve Sanat Eseri’ni anlamak birdir. Anlanan ve anlaşılan işte bu Bir’liktir.

Bu iki ifadeyi birleştirdiğimizde, karşımıza şöyle bir üçüncü ifade/önerme çıkar:

Birer Sanat Eseri olarak Mitolojik Tasvirler, Eser’i icrâ eden Sanatçı’dan izhâr olan bir esmânın, bir iz-düşümüdür. Bu bağlamda Gök’tekinin (Zihin’dekinin), Yer’e (Yazı’ya) indirilmesidir.

Bu bağlamda Mitolojik Tasvirler, maddî unsurların değil, soyut mânâların/esmâların ifadesini amaçlar. Bu esmâların maddî yansımaları pek de önem kesbetmez, en azından Antik İnsan için.

Belki de Mitolojik Tasvirlerin anlaşılması için, önce en genel anlamda Sanat’ın ne olduğunun anlaşılması gerekir. Ne yazık ki tuvalet kulozetlerinin Sanat ile bir bağlantısı olabileceğini vehmeden, çarpık ve yozlaşmış zihinlerin bulunduğu günümüz dünyasında, gerçekten görkemli ve yüce olanın anlaşılması oldukça çetin bir iş haline gelmiştir.

Eklemeden bitirmeyelim, yukarıda yaptığımız varsayım ve tespitler, kendi Sanatsal icrâmıza ve tecrübemize dayanarak yapılmıştır. Zira bizim için bu İş’in anlamı budur. Anlayan dostlara…

12.07.2023

Emin Ali Ertenü
Emin Ali Ertenü
Articles: 532

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir