Adını Koymak İstediklerimiz

Adını öğrenmek tanımaktır, tanışmaktır. Tanışmak, bağlanmaktır.

Çocukluğumda canımı sıkan şeylerden biri, bilip “adını koyamadığım” şeylerdi. Hemen bir örnek verelim: Hepimiz nefes almak nedir biliriz. Fakat buna isim vermek farklı bir şeydir. Yaşayarak, tecrübe ederek, anlayarak bilir hâle geliriz. Verdiğimiz adlar ise hatırlamamızı sağlar. Hatırlayarak farkındalık ve Bilinç ediniriz. Ve hayatın akışı içerisinde yitirebildiğimiz/unutabildiğimiz bilinci yeniden tesis edebiliriz.

Çocukken hissettiğim işte bu hislerden birisini de anlamak, adını koymak isterdim. Adını öğrenmek tanımaktır, tanışmaktır. Tanışmak, bağlanmaktır. Ben de bu hissi tanımak isterdim. Fakat tuhaf bir durum söz konusuydu. Bahsettiğim bu his, bende geceleyin, uykuya dalarken canlanırdı. Uyanıklık durumundan uyku durumuna geçerken. Muhtemelen tam da bu geçiş hissi idi zaten adını bilmek istediğim. Tuhaftı ve ilginç bir durumdu: Uyku ile uyanıklık arasındaki bu durumda, eğer uyanmaya yönelirsem bu hissi kaybediyordum ve dolayısıyla neyin ismini merak ettiğimi de unutuyordum. Eğer uykuya yönelirsem, o zaman da zaten uyuyordum ve gene isim koyamaz hâle geliyordum. Bu his ile ilgili en net hatırladığım şey ondan bahsetmek istediğim. Büyüklük ve küçüklük ve nokta kavramları canlanıyor şu an zihnimde, konuyu düşününce. Bir de sıklıkla aklıma annem gelirdi, ya da her seferinde ailem, ama genelde annem. Buldum! Sanki çok ufak, mini minnacık bir şey, nokta gibi; devasa, sonsuz büyüklükteki bir şeyi taşıyor gibi hissederdim. Üstelik sonsuz kütle sürekli büyürdü. Ufak nokta ise hep aynıydı.

Sanırım buna şaşırıyordum. Ayrıca Nokta ufacık bir şeydi ve büyüyen Sonsuz, ona muhteşem bir ilgi/alâka besliyordu. Bebeğinin üzerine titreyen bir Anne gibi. Belki de bu yüzden bana annemi anımsatıyordu. Ayrıca bu ikisi, iki “ayrı” şey değildi. Sonuçta kendi içimde hissettiğim, nasıl Kendim’den ayrı bir şey olsundu ki? Daha ziyade, bu ikisi aynı kaynağın iki kutbu gibiydiler. Her mıknatısın her zaman iki birleşik kutuptan oluşması gibi, bu ikisi de BİR ve Bütün’dü. Bütün Olan Hakk’tır. Demek ki bu Hakk’tı. O ve O’nun mirâcıydı. O ve O’nun kuluydu. O ve kulunun mirâcıydı. Gecenin yumuşattığı sınırlarda, gizlice yaşanan, bir garib olaydı. Söylenilemeyecek kadar çok sevip, tam da bu yüzden adını koyamamaktı. Adını kendi kulaklarından bile sırlamaktı. Her sabah, uyanık olanın inancını sınayandı: Acaba hatırlayacak mıydı?

14.04.2023

Emin Ali Ertenü
Emin Ali Ertenü
Articles: 511

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir