Biçim Veren Niyet

İşte İnsanî Yaratım, Sanat, burada başlar. Bir Yolculuk’tur İnsan’ın yaptığı. Ve tüm yapabileceği.

İnsan nasıl yazabilir? Her türlü sanatsal faaliyeti ve zanaat işlerini de dahil ediyorum Yazmak’a. Sorumuzu biraz açarak soralım. Bir İnsan, nasıl bir Yazı oluşturacak biçimde, varlığa şekil verebilir? Yazı’nın da kapsamını, benzer biçimde geniş tutuyorum. Şekil ve biçim vermek suretiyle ortaya çıkarılan Eser, anlamında. Böylece Yazı sadece mürekkep ve kalemden, en azından maddi anlamda ibaret olmuyor. Aslında Mürekkep ve Kalem’in de bağlamını genişletelim derim. Mürekkep için diyelim ki; şekle bürünen/büründürülen eşyanın özünü oluşturan şekilsiz (ama tüm potansiyel şekilleri içinde barındıran) İlk Materyal (Prima Materia). Kalem ise; Yaratıcı’nın İrade’sine tâbi olan, şekil ve biçim vermek üzere yaratılmış “doğru” araç. Kalem, adeta Yaratıcı’nın Eli’nin bir uzantısı gibidir. “Doğruluğunu” koruduğu müddetçe, Yaratıcı’sının Eli’nde ilgiye mazhâr olur.

Bu isim ve sıfatlar Allah’ın Zât’ına ait olduğu gibi, O bunları İnsan’a vekâlet’en ve emânet’en lütfeder. Bu isim, sıfat ve araçlar ile ne yapacağımız bizim cüz-i irademize bırakılmıştır.

Burada önemli bir detay bulunmakta. Seçim yapmasına yaparız, ama bize sunulan seçimler de Allah tarafından yaratılmış olup, gene Hakk tarafınca bize sunulur. Mesela söyleyeceğimiz Söz için kullandığımız Dil, yani Anadil‘imizin ne olduğu Hakk tarafınca bize sunulur. Bunun gibi pek çok durumda, “hangi kelimeleri söyleyeceğimiz” gibi, sadece bize ait gibi görünebilen “seçim hakkı”, Hakk tarafından belli ölçü ve kurallarla bağlanmıştır. Yazı bağlamında alfabe ve harfleri bu “ölçü ve kurallar dizisi”ne örnek verebiliriz.

Âlemlerin Rabb’i Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz.

Kur’an’ı Kerim, Tekvir Suresi 29. Ayet

İşte İnsanî Yaratım, Sanat, burada başlar. Bir Yolculuk’tur İnsan’ın yaptığı. Ve tüm yapabileceği.

Biz İnsanlar, Zaman’a bağlı tarihsel yaratıklarız. Bu demektir ki, Biz Zaman’ın Biz’e getirdikleri olmadan (ve Onunla ilerlemeden) herhangi bir Şey üretemeyiz. Yani Biz, içerisinde yaşadığımız Akış sayesinde üretebiliriz, yazabiliriz. Bununla birlikte Akışın Kendisi, Zaman’ın ötesinde yer alan bir gerçekliktir, diye düşünüyoruz. Çünkü Akış, her Zaman’da her zaman mevcuttur. (Görünen ve görünmeyen çeşitli biçimlerde).

Demek ki her ne yazmak istersek, farkında olmamız gerekir ki bu Zaman’a bağlıdır. Ve Zaman’ın Biz’e getirdiklerini materyal olarak kullanırız.

Fakat tüm bunlar yeterli değildir. Evet gereklidir, fakat yeterli değildir. İnsan’ı hareket ettiren bir unsur gerekir.

Bu Hareket Ettirici Unsurun niteliği, kişinin “neye yöneldiğini” belirler. İşte seçimlerimizi burada yaparız. Bizi yönelten, hareket ettirici kuvveti seçerek. Örneğin temel motivasyonumuz para ve iktidar kazanmak ise, tüm eylemlerimiz bu motivasyon doğrultusunda şekillenecektir. Aynı şekilde; eğer temel motivasyonumuz bilgelik ve ahlâki erdemler edinmek ise, tüm eylemlerimiz bu diğer motivasyon doğrultusunda şekillenecektir. Böylece Niyet’imiz eylemlerimizi, eylemlerimiz Karakter’imizi şekillendirir. Karakter’imiz ise bulunduğumuz dünyada kendisini sergileyerek ve serimleyerek Kader’imizi oluşturur.

Yazmak demiştik, bir Yolculuk’tur. Biz, kendi Niyet’imiz ile yolcuğumuzu başlatan şeyi seçeriz. Niyet’imizi ise İrade’miz ile şekillendiririz. Bu yüzdendir ki, bazen bir Yazı’nın içeriğini okumadan sadece başlıklarını okumak, Yazının Niyeti hakkında bize epeyce fikir verebilir. Çünkü Yazı’nın başlığını okuyarak, onu başlatan Niyet hakkında fikir edinmiş oluruz. İçerik ise Yazar’ın o başlığı nasıl açtığını bize gösterir.

Peki bu yazıyı başlatan Niyet ne idi? Yaratıcı eylemin nasıl mümkün olduğunu keşfetmek. Ve “Allah’ın iradesine uygun Yaratıcı Eylem”i nasıl sergileyebileceğimiz sorusuna yönelik bir girizgâh oluşturmak.

30.03.2023

Emin Ali Ertenü
Emin Ali Ertenü
Articles: 511

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir