Küçüklüğümden beri, her çeşit kart ilgimi çekmiştir. Nüfus kartı, toplu taşıma kartı, ehliyet, kredi kartları, iskambil kartları, resimli oyun kartları… Kartlar halen bana büyüleyici gelir. Bazen oynamadığım oyunların kartlarından da topladığım olur birkaç adet.
Benim asıl ilgimi çeken şey, hiçbir zaman kartın işlevi olmamıştır. Daha ziyade, kartın taşıdığı anlamı severim: Her kart bir fikrin temsilcisidir, adeta düşüncenin vücut bulmuş halidir. Sadece bununla da kalmaz, her kart belli bir işleve de sahiptir. Bu işlev pratik veyahut salt estetik amaçlı olabilir. Her iki türlü de her Kart kendi içerisinde bir varoluş amacı taşır.
“Kart” denilince ne anlıyorsunuz? Genelde “ele sığacak büyüklükteki, çoğunlukla dört köşeli, üzeri yazılı (resmi de ‘yazı’ kabul edelim) obje” olarak algılanır bu kelime. Fakat ben şeyleri daha “genel” ve kapsamlı düşünmeyi severim. Bu yüzden, ister istemez şuanda üzerine yazdığım sayfa da dahil, farklı boyutlardaki ve biçimlerdeki yazım objelerini, Kart’lara benzer algılarım ve onların da bir çeşit kart olduğunu düşünürüm.
Oyun Kartları
Kart çeşitleri arasından en çok resimli, fantastik temalı oyun kartlarını severim. (Bahsettiğim üzere bu oyunları oynamasam da…) Bu tip kartlarda iki şey kolaylıkla sezilir: Her kart, kendisinden daha büyük bir hikâyenin, Bütün’ün bir parçasıdır. Ve her kart kendi kendisine bir bütünlük barındırır. “Ne” olduğu bellidir. İçinde bulunduğu sistem ile “nasıl” bir etkileşimde bulunduğu üzerinde yazılıdır ve üzerinde temsil ettiği özelliğe/sıfata/isme dair bir İmge/Resim barındırır.
Böylece her (Oyun) Kart(ı) temsil ettiği gerçekliğe açılan bir pencere gibidir. Fakat tablo formatındaki/biçimindeki sanat eserlerine kıyasla, Kartlar İnsanlar ile daha yakın bir etkileşim içerisindedir. Sabit bir pozisyonda beklemek için değil, İnsan tarafından “çağırılmak” için yaratılmışlardır. “Çağırmak” kelimesine özdeş anlamlı kelimeler olarak Zikretmek veya Hatırlamak kavramlarını da kullanabiliriz. Yani bu bağlamda Kartlar bir çağırı, hatırlatı, zikir aracıdır.
20.12.2022