Göklerin Hakikati

Uzaklığın ve imkansızın yakınlığı

Anime izlemeyi severim. “Konu anime olunca bana danışın!” diyebilecek kadar çok sayıda anime izlediğimi düşünüyorum. Bununla birlikte bazen, çok az sayıda veya hiç anime izlememiş olmasına rağmen, “anime” denilen şeyin ne olduğu üzerine yorum yapanlarla karşılaşırız. Bu kimselere de anime danışmayın derim. Keza bu kimselerin düşünceleri önyargıdan ibarettir.

Sırf kendimi övmüş olmayayım. Bir de yergi atalım ortaya. Her ne kadar geliştirmeye çalışsam da, Coğrafya bilgim pek yoğun değildir. Pek fazla yer ve yöre ismi bilmem. Bu sebepten diyebilirim ki, “Coğrafya soracaksanız, adamınız ben değilim…”. Öte yandan hem ezberi kuvvetli hem de gezen/gören insanlar bulursanız, işte onlara sorun derim!

Buna benzer biçimde, kimi konular hakkında daha az, kimisi hakkında daha çok bilgim bulunur. Aslında benim ilginizi çekmek istediğim kavram Bilgiden de ziyade, daha temel bir kavram olan Veri. Size yukarıdaki örnekleri bu sebeple verdim.

Kimi konular hakkında, elimizde başka konulara veya kişilere göre daha çok Veri bulunur. Neden peki? Çünkü belli bir konuya bir ilgi alanına vakit ayırır, onunla ilgili Tecrübe edinir ve biriktiririz. Herhangi bir konu hakkında Tecrübe edindikçe, onunla ilgili ilk başta fark etmediğimiz yeni Örüntüler keşfederiz. Aynı şekilde o konu hakkında bildiğimizi sandığımız şeylerin eksikliğini/yanlışlığını da fark ederiz çoğu zaman.

Peki buradan Göklerin Hakikati’ne nasıl bağlanacağız? Acele etmeyerek… Zira aslolan Yol’dur, yolculuktur, varılan yer değil.

Tüm bunlar, yani bir şeyi “yanlış anlayabilmemiz” düşündürücü gelir bana. Örneğin, bir kediciğe baktığımı düşünelim. Kedi’nin ne olduğu bellidir, benim onu bilmemden bağımsız olarak, Kedi Vardır. İşin garip yanı, Kedi’den ziyade bendedir: Kedi’yi gördüğümü, gördüğüm içinse bildiğimi sanırım.

Gelin bir sorgulayalım: Bu kedi ne yer, ne içer? Günde kaç saatini uyuyarak, kaç saatini avlanarak/yemek yiyerek, kaç saatini oyun ile geçirir? Kimle oyun oynar? Acaba başka kedi arkadaşı var mıdır? Sırnaşık bir kedi midir, yoksa mesafeyi mi sever? Bu liste böylece uzar gider. Buna benzer şekilde, biraz kendimizi sorguya çeker isek, gördüğümüzü zannettiğimiz pek çok şeyi/konuyu/canlıyı/kişiyi aslında tanımadığımızı fark ederiz.

“Tanımak” ilginç bir kelimedir. “Kralın huzuruna geleni tanıması” veya “bir ülkenin bir ülkeyi tanıması” şeklinde de kullanılabilir. Bir İnsan içinse; “hakkında Tecrübe edinmeye zahmet edecek kadar değer vermek” anlamında algılıyorum bu kelimeyi. Ve İnsan sevdiğine değer verip, ancak sever ise tanıyabilir. Böylece kediyi tanımak kediyi, insanı tanımak insanı sevmek demektir. Aynısı tabii ki animeler için de geçerlidir!

Burada bir ek not olarak ekleyelim: İnsan bir şey üzerinde zor kullanarak, o şeyi tanıyamaz. Zira zulmün yöneltildiği eşya/canlı/kişi, zalim tarafından doğal olmayan bir hal içinde gözlemlenir. Kendisi olamaz. Bu yüzden bir eşyaya/canlıya/kişiye dair zor kullanılarak elde edilen bilgiler, her zaman eksik ve yanıltıcıdır. Çünkü gözlemcinin zulmü içine karışmıştır. Zulüm ise, yöneltildiği şeyin yapısını tahribata uğratır. Bu sebeptendir ki, her ne kadar araştırmacı olmak iddiasında olanları olsa da, zalimler cehalete mahkumdur.

Yavaş yavaş asıl konumuza giriş yapıyoruz. Tanımak, Derinlik kavramı ile yakınen alakalıdır. Tanımak, aslında aktif bir eylemdir. Bir “tecrübe edinmek ve tecrübe ettiğini fark etmek” işidir. Tecrübemiz biriktikçe, tecrübe ettiğimiz şey hakkında içimizde bir “derinlik” oluşur. Tecrübe ancak etkileşime geçmek ile mümkündür. İletişim/etkileşim, tanımanın/ tanıklık etmenin tek yoludur.

İlginç ve acayip bir detay da vardır ki, tanıdığımız şey hakkında içimizde bir derinlik oluşurken, git gide tanıdığımızın içinde de “tanıyan”a karşı bir derinlik oluşmaya başlar. Çok basit bir örnek ile ifade edecek olursak; arkadaşımı tanımam onun da beni tanımasına vesile olur. Böylece Tanımak/Tanıklık hiçbir zaman tek taraflı değildir. Hakiki tanışıklık, aslen İki’liğin Bir’lenmesi halidir. Kesret’in Vahdet’e dönüşüdür. Ben ve Sen iken, Biz olmaktır. Ben’im ve Sen’in kişisel dünyası, BİR’leşerek Biz’im ortak paydalarımızda buluşarak, Bizim Dostluğumuzu hak eder/Hakk eder. Tanıklık/Tanışıklık, başka bir ismiyle Şahitlik/Şehadet’tir.

Daha açıklanır gibi değil bu konu. Gönle düşen bir korla noktalayalım mevzuyu:

İşte budur Göklerin Hakikati:
Uzaklara bakan gözlerin;
Derinlerde gördüğü,
Bir çift zümrüt mûcizede
Derinlere götürdüğü.

Uzaklığın ve imkansızın yakınlığı
Küçülenlerin büyümesi
Ve büyüyenlerin küçülmesi
Özlemin doyurduğu açlığın
Getirdiği derinlik gerçeği…

02.12.2022

Emin Ali Ertenü
Emin Ali Ertenü
Articles: 511

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir