Tatil
Artık hayatı tatil gibi yaşamaya karar verdim. Neden mi? Çünkü zaten öyle!
Çocukken gittiğimiz tatilleri hatırlıyorum da… Tatildeyken ağaçlar farklı gözükürdü, çiçekler, toprak, kediler ve gökyüzü hep farklı gözükürdü gözüme. Halbuki ben tatildeyim diye gökyüzü değişiyor değil ya? Peki zaman ne oluyordu da, mutlu hissediyordum?
Baktığım şeyler değiştiğinden değil tabii. Şimdi anlıyorum, değişen benim zihnim idi.
Oraya, tatile gittiğimiz yere, belli bir süre için gittiğimizi biliyordum. Oraya dinlenmeye ve eğlenmeye gidiyorduk. Bana göre eğlence sürekli hareket etmek değildir, tatlı ve sakin bir haleti ruhiye ile, güzelliklerin içinde güzellikleri seyretmek, güzel bir biçimde güzeller tarafından seyredilmek ve seyretmektir. (Tatillerde hep kendimi daha yakışıklı hissederim.)
Peki bunu şu anda yapmamın önündeki engeller neler? Ya da böyle bir engel mi var? Tüm hayatımızın süresi belli, hatta bugünün süresi belli. Öleceğim. Madem öleceğim, yaşamamın önündeki engel ne?
Başka insanlar mı benim mutluluğumu baltalıyor? Toplum mu? Ölüm sırtımı sıvazlarken, hangi dert beni sarsabilir? Demek ki benim mutluluğumun sorumlusu benim.
Birisi bana küfür mü etti, neden alınayım? Küfür eden o olabilir ama “alınan” gene ben değil miyim? Bir rüyanın içinde olsaydım ve onun rüya olduğunu bilseydim, her şeyi bu kadar umursar mıydım? Yoksa vaktimi içinde bulunduğum simülasyonu keşfetmeye, oyunun keyfini çıkarmaya mı ayırırdım?
Tatildeyken kimse kolay kolay moralimi bozamaz, çünkü o beldeden yakında ayrılacağımı bilirim.
Aşık olduğum kız bana yüz vermese de olur. Yaz aşkı, der geçerim!
Bu yazıyı yazmaya 34 dakikadır devam ediyormuşum. Şaşırdım. Bana çok kısa bir süre gibi gelmişti. Tatiller hızlı geçer.
[07.04.2022]
Yazıya Günlük
Tabii ki tüm bunları yazması, yaşamasından daha kolaymış. Gene de, yazıyı yazdıktan sonraki 12 gün boyunca, hayata karşı bu “tatil yaklaşımı”nı hatırlamanın bana faydası dokundu.
[19.04.2022]