Soruyorsun:
“Tanrı neden benim yaralarımı bir anda iyileştirmiyor?”
Yaraların pek çok çeşidi vardır.
Kimisi gönülde, kimi nefiste, kimi bedende açılmıştır.
Hastalıklar da benzer biçimde, çeşit çeşittir.
Hepsinin ise ortak bir yanı vardır:
İyileşme, bir zaman işidir. Zaman alır.
Peki Rab’binin gücü yetmez miydi?
Şüphesiz, O sonsuz kudret sahibidir, Kadir’dir.
Şifa verendir, Şafi’dir.
Lütfü bol olandır, Rahman‘dır.
Lütfü ile yaratır, Rahim‘dir.
O zaman, şüphesiz seni bir anda iyi etmeye de gücü yeter.
Rab’binin takdiri ne ise, bir Hikmet’i vardır.
O, Hikmet sahibidir.
Tabii ki, sen sadece bir ademoğlusun
Hemen şifa bulmak istersin.
O yüzden sorarsın:
“Rab’bim neden benim yaralarımı şimdi iyileştirmiyor?”
O, tüm yaradılışı zamana yaymıştır.
Ağaca bir bak!
Onun meyve vermesi zaman alır. Böylece mevsimler zahir olur.
Aynı Ademoğlu’nun iyileşip Adem olması gibi.
O aslında sana iyileşmeyi öğretiyor.
Öğrettiğini sende, senin için, seninle, sana yazıyor.
Seni, yavaş yavaş uyandırıyor.
Uyanık olmaya alışasın diye.
Kimse, aniden uyandırılmamalıdır.
Böylesinin hali haraptır.
Öyle ya, her uyandırılanın rüyası kesilmiştir.
Kendisinin sandıkları parçalanmıştır.
Hayır! Rab’binin seninle bir yazmak istediği vardır.
Rahim, yaratışını aşk ile büyütür.
Rahman, yaratılışı aşk ile kuşatır.