Öncelikle önemli birkaç bilgi ile başlamak istiyorum: Platon, Sokrates’in öğrencisi ve kitaptaki diyaloglarda konuşan kişi Sokrates, Platon değil. Yani kitaptaki düşüncelerin Sokrates’e ait olduğunu ve Platon tarafından aktarıldığını söyleyebiliriz.
Tabii Sokrates’in diyalogları, Platon’un diğer başka kitapları gibi, kendisi tarafından yazılmadığından kitapta geçenlerin ne kadar direkt olarak aktarıldığını bilemiyoruz. Yine de, Platon çoğunlukla Sokrates’in yaşadığı gerçekleri anlatmış.
Sokrates, insanlarla doğruluk, erdem, iyilik gibi konularda sohbet eden, diyalog yoluyla tartışan bir zat.
Neden “Devlet”?
Kitabın başlığı Devlet fakat kitabın ana konusu İnsan, Doğruluk ve İyilik. Sokrates’in Devlet hakkında konuşmasının sebebi ise aslında, doğru ve eğri insanı incelemek.
Sokrates, bir şeyi en genel haliyle incelemenin, her bir örneğini teker teker incelemekten daha verimli olacağını öne sürerek; insanı incelemek için toplumu ve toplumun yapısını inceliyor.
Toplumların düzenine ise, bilindiği üzere, Devlet diyoruz. İşte kitapta Sokrates, Devlet’i bu sebepten (teorik olarak) kuruyor.
Kitabın İçeriği
Sokrates diyaloglarında soru-cevap şeklinde, “ortak-akıl” (common sense) ve mantık yoluyla doğrunun ve yanlışın ne olduğunu inceliyor ve metodolojik bir biçimde kanıtlıyor.
Bahsedilen konular olarak şunları sıralayabiliriz:
- Doğruluk nedir?
- İnsanların tabiatlarına göre çeşitleri ve rolleri
- Devlet’te eğitim nasıl olmalı? ve Eğitimin önemi
- Bir şey nasıl anlatılır ve söz sanatları
- Devlet’te ve insanda bulunması gereken 4 değer
- Kadın hakları (antik Yunan’da kadınlar değersiz görülürdü)
- Filozof Kral ya da Kral Filozof konsepti
- İyi ideası ve Hakikat’e ulaşmak (Mağara Alegorisi [Benzetmesi] )
- Ruhun özü ve kainatın yapısı (kitabın belki de en karmaşık bölümü)
Özellikle anlamak için tefekkür etmeyi gerektiren bir kitap. İnsanı zorlayan bir kitap. Açık fikirli olmak, tartışılan konu üzerine düşünmek lazım. İnsana dair, insan için yazılmış bir kitap olduğu için; kendi benliğimizi de gözden geçirerek ve vicdanımızı rehber edinerek okumamız lazım diye düşünüyorum. Tabii bu çoğu felsefe kitabı için geçerli bir durum.
Okuma Tavsiyesi
Kitabı okurken, konuşulan şeylerin yapılıp yapılamayacağını bir kenara bırakıp, konunun özünü ve doğruluğunu düşünmek daha faydalı olacaktır. Bu açıdan, pratik olmayan şeyler hakkındaki konuşmaları gereksiz kabul eden, çoğu insanın okumaması gerekir bu kitabı diye düşünüyorum. Ki zaten eğer işin teorisi ve gerçeği ile ilgilenmiyorsanız, genel olarak felsefe okumanın da bir getirisi olmayabilir.
Bol bol cümlelerin altını çizmek, not almak lazım. Yeniden dönüp önemli yerlere bakmak isterseniz, ki muhtemelen isteyeceksiniz, çok işinize yarayacaktır. Ayrıca anlamak zorlandığınız bir yer olursa, geri dönüp aldığınız notlara bakarsanız anlamanız daha kolay olacaktır; şahsen ben öyle yaptım.
Bunun dışında ise Sokrates alem adam. Arada esprili ve ironik sözleri beni güldürdü doğrusu. Hatta bu çeşit iğneleme biçimine “Sokratik İroni” deniliyor. Bunun en bariz örneği olarak da Sokrates’in “Tek bildiğim, hiçbir şey bilmediğimdir.” sözünü verebiliriz. Bu sözün gerçekten doğru mu yoksa yalan mı olduğunu ise sizlerin düşüncelerine bırakıyorum…