İşte Âhiret’e götüreceğimiz şeyler de böyle olsa gerek. Dua, Aşk, Zikir, Fikir ve Dost’un Sohbet’i. Gerisi iki alemde de palavra, teferruat.
Her Soru aslında bir Argüman olarak düşünülebilir. Seven sevdiğine sorar: “Beni seviyor musun?” Bu aslında bir argüman ve bir cevaptır.
Her Mühendis her Model veya her Yazılım hakkında bilgi sahibi değildir. Mühendislik eğitimi, (kendi alanlarında özelleşiyor olsa da) genel olarak bir (Matematiksel) İnşa Mantığı eğitimidir.
Yazar, Mitoloji’yi bir Köken’e dayandırmak zorundadır. Yani, (ilahi) Kelime’lere. İlâhî Kelam fikri üzerinden Mitoloji inşa edilir: Tanrılardan önce Kelâm vardı.
(Melekler soracak: ) Neden Allah’tan İlim dilemedin?
Sen, bu şekilde sadece Haz İlkesi’ne yönelmeye utanmadın mı?
Bu felsefe (Yazı’lım Felsefesi), Yazı’nın yazılmasındaki İlke’lere tâbîdir. Dolayısıyla o, bu İlke’lerin bir Sayım’ı gibi de düşünülebilir.
Entellektüel gelişimin belirli bir aşamasında, Kişi evreniin sembolik/remzî/müteşabih yönünü okuyabilir ve sembolik yazı(lım)ların mânâsını özümseyebilir hâle gelir. Bundan öncesi “okumayı öğrenme” aşamasıdır...
Her Meslek, bir Arketip olarak düşünülebildiği ve/ya bir Arketip’e dayandığı için – çünkü Tek-Bir Zât’ın Dünya’ya tecelli eden Sıfat’larıdırlar – (onun) Aydınlık ve Karanlık [Gölge] yönlerini incelemek/anlamak da o mesleğin erbabının sorumluluğudur.
Dengeli Akış ise, “çift taraflı bir yolculuk”a işaret eder.