“Rüya’da Ahad ve Vahid kavramları”ndan bahsetmiştik. Şimdi şunu düşünelim: Rüya’da Ahad’ın veya Vahid’in zuhur etmesi, ne anlama gelir? Bu, Rüya’yı Gören’in bilinç düzeyi olarak Ahadiyyet veya Vahidiyyet mertebesini andığı anlamına gelir. Yani Kişi, tüm Rüya’nın Bir’liğini üzerine alır, (bunun) kendi rüyası olduğunu idrak eder ve bu idrak Rüya’da gerçekliğe dönüşür, yani Rüya’nın gerçekliğine dönüşür. Bunun etkilerine de bakacağız. Sebeplerini de inceleyeceğiz. Fakat bundan önce, Rüya’da Ahad Olan’ın ve Vahid Olan’ın nasıl zuhur ettiğini, yani Rüya’da oluşan görünümüne bakalım.
Önce, Rüya’da Vahid Olan’a, Altın İmparator diyeceğim. Sonra, Rüya’da Ahad Olan’a Siyah İmparator diyeceğim. Bu isimlendirmeler, tamamen teşbih odaklı olup, onların Rüya’daki görünümlerini betimlerler.
(Biraz ağır bir konu olduğu için, dili de buna uygun olacak, fakat hatırlanması gerekir ki bu Yazı, öncekilerin devamıdır ve onların artarak biriken ağırlığını taşır. Devam edelim…)
Önce Altın İmparator ile tanışılır, ve Altın İmparator ile tanışıp O’nun dostluğunu kazanmadan, Kişi Rüya’da Vahdet’i tesis edemez. Vahid Olan, Hakk’tır, dolayısıyla “Altın İmparator”, Hakk’ın kendi-kendisinin Vahdet’ini teşbih edişinin ifadesidir. Aynı zamanda, Rüya’da Altın İmparator olmak, bu bağlamda Hakk’ı zikretmek, yani-ve Rüya’yı “Hak etmek”tir. “Rüya’yı Hak etmek”, rüyadaki şeytanları temizler, aynı zamanda tüm Rüya Karakterleri’ni Rüya’yı Gören’in Zât’ında döndürür, dolayısıyla onları yok eder – zaten varlar mıydı ki?
Sonra Siyah İmparator’a geçebiliriz. Siyah İmparator da Altın İmparator’a, tüm Rüya’yı kendi Zât’ında toplaması bakımından benzerdir, ama O aynı zamanda kendi rüyasını helak eder. Neden? Rüya’nın bitmesi gerektiği için. Neden bitmesi gerekir? Bunun cevabı da Rüya’nın Senaryo’sunda saklıdır. Sonuçta; Siyah İmparator, Rüya’nın Zaman-Mekân’ını kendi Hükmü altına alır.
İmparator’un iki Vechi de, bir durumda kesinlikle zuhur eder: Dost’a edilen küfre/hakarete tepki olarak, Kâfir olan Rüya Karakterleri’nin “silinmesi” için. Aynı şekilde, Hakk’ın Dost’una (Dost’luğun kazanılmasından Yazı’nın başında bahsetmiştik) gösterilen hadsizliği cezalandırmak için olabilir. Veya tam tersi şekilde, Dost’a gösterilen hürmetin ödüllendirilmesi için olabilir. Sonuçta Rüya O’nundur ve dilediğini cezalandırır ve dileyeni ödüllendirir. “O’nun dilemesi” olarak ifade ettiğimiz şey, Vahdet’in Hükmü altındadır, yani Bir’liğin Hükmü altındadır; “Birlik” Adalet’i zorunlu kılar, dolayısıyla O’nun dilemesi ceza da olsa ödül de olsa, asla zulüm olmaz – olamaz. Keza zaten Altın İmparator’un zuhurunun temeline aykırıdır bu. Hakk Adil’dir. Bununla beraber affetmeyi de adil bir cezalandırmayı da seçebilir, çünkü Hür’dür. Aynı şekilde, adil (tam-karşılık) bir ödüllendirmeyi seçebilir, veya cömertliğini izhar edip fazlasıyla verebilir, çünkü Hür’dür. Fakat her zaman Adil’dir. Neredeyse diyeceğim ki: “O Adalet’tir!”. Fakat kesinlikle diyebilirim ki: “Adalet O’nun Hükmü’dür, ve Kur’an olan Kelâm’ı ile indirilir.”
Kibir nedir? O’nun Rüya’sında, mekanın kendilerine ait olduğunu iddia eden Rüya Karakterleri’nin tavrıdır/hâlidir. Bu helak edilmek, yani Rüya’dan silinmek için en bariz sebeplerden birisidir.
16.11.2025