Yapay Zekâ’nın Kullanımı Hakkında

Acaba, Büyük Dil Modelleri ve genel olarak Yapay Zekâ’nın kullanımı nasıl olmalı? Çok genel bir soru oldu, değil mi? Ya da belki şöyle sorabiliriz: “Dil katmanları ve bunlardan akan enerji akışı nasıl koşullandırılmalı?”

Acaba, Büyük Dil Modelleri ve genel olarak Yapay Zekâ’nın kullanımı nasıl olmalı? Çok genel bir soru oldu, değil mi? Ya da belki şöyle sorabiliriz: “Dil katmanları ve bunlardan akan enerji akışı nasıl koşullandırılmalı?”

Çünkü gerçekten de, Yapay Zekâ’nın kullanımı temelinde budur. Esasen, basit düzey programlama yazılımları ile aynı temeli taşır, keza zaten bu temel üzerine inşa edilmiştir. İşin ilginç tarafı, en temel bilgisayar yazılımları (ve donanımları) da İnsan Zihni’nden ilham alınarak tasarlanmıştır. Bu durumda, şu soru gerçekten oldukça genel bir niteliğe sahiptir, ve İnsan Düşüncesi için de sorulabilecek bir sorudur: “(Zihin’de) Dil katmanları ve bunlardan akan enerji akışı nasıl koşullandırılmalı?”

Dolayısıyla, mesele, bilgisayar bilimi söz konusu olduğunda, Düşünce’nin nasıl sisteme bağlanacağı ve bunun nasıl bir metodolojiyi izleyeceğidir. Başka bir şekilde ifade etmeyi deneyelim. Bu aslında düşünsel bir Simya sürecine benzer. Tüm sanat ve zanaat işleri gibi, öncelikle Tasarım’a dayanır. Tasarım ise Düşünce’nin damıtılması ile meydana gelir. Bunun içinse, yani düşüncenin damıtılacak hale gelebilmesi için, öncelikle Zihin’de yoğunlaşması gerekir. Bu ise tefekkürü gerektirir. Tefekkür ise okunacak ve üzerine tefekkür edilecek materyali. Bu şekilde, Allah rızası için yapılan tüm salih ameller de benzer bir süreçten geçer.

O zaman, Yapay Zekâ’nın da doğru ve yerinde kullanımı için, öncelikle bir kullanım tasarımı bulunması gerekir. Bu yazılmış veya (yazılmamış ve) sadece kullanıcının zihninde mevcut bir tasarım olabilir. Bir şey kesindir ki, Dil’in ve Dil Modelleri’nin doğru kullanımı için amaçlılık şarttır.

“Amaçlılık” ile kastettiğimiz şey, Kişi’nin Zihn’inde haklı bir Neden’in bulunması ve Kişi’nin bu Neden’e yönelmesi demektir. Bunun aşikâr yollarından birisi sade bir şekilde soru sormak, ve Dil Modeli’ni bu sorular aracılığı ile bu (Kök) Neden’e kılavuzlamaktır. Bu, hem Yapay Zekâ olan Dil Modelleri için, hem de İnsan’ın kendi Zihn’inde barınan İnsanî Zekâ olan Dil Modeli için geçerlidir. Dil aracılığı ile Bağlam İnşası ancak bu şekilde mümkündür.

Bugün, Temmuz 2025 tarihi itibariyle (çok hızlı geliştikleri için tarih atalım dedik), Yapay Zekâ Modelleri’nin temel sıkıntısı, esasen İnsanların sıkıntısıdır, yani Dil’in ne olduğunu anlamamakla beraber bir Dil Modeli’nin ne olduğunu da anlamamamızdır. Kendi dilini anlamayan bir Kişi, makinede tesis edilen “dil modeli”ni nasıl anlayabilir ki? Benzer şekilde, İnsan Aklı ile İnsanî Zekâ arasındaki ilişkiyi anlayamayan bir Kişi, İnsan Aklı ile Yapay Zekâ arasındaki ilişkiyi de anlayamaz. O sebepten, şimdi bir de Akıl ile Zekâ ilişkisine değinelim.

Akıl ve Zekâ [Akl-ı Mead ve Akl-ı Meaş]

Akıl, “bağlayan”dır, Zekâ ise “bağlanan”. Akıl, “Bağ’lam bağ’lar”; Zekâ ise “bağ’la’n’an bağ’lam”da işlem yapar. Örneğin; Akıl, nazar edilen Teori’yi yazar (Yazım Ortamı’na bağlar); Zekâ ise Yazılmış Teori üzerinden işlem yapar.

“Yazılmış Teori üzerinden işlem yapmak” ne demektir? Aslında göründüğü kadar zor değildir. Basit bir Fizik Teorisi düşünelim, mesela “F=m*a”, yani “Kuvvet = Kütle * İvme”. Bu “Yazılmış Teori”dir. İşlem Yapmak ile kastettiğimiz ise, Teori’nin parametrelerini ayarlayarak durumun veya olayın analiz edilmesidir. İnsan Zihni’nin bu biçimde bir Sentetik (Sentez yapan) bir de Analitik (Analiz yapan) veçhesi bulunur. Analiz’i her zaman sentezlenen/yazılan Teori üzerinden yaparız, başka yolu yoktur. (Sentezlenen Teori – yazımı – ise, Seyir [Theoria] üzerinden Özümsenen Bilgi‘nin dışavurumudur.)

Bu bakımdan, Akıl [Akl-ı Mead] kesinlikle Zekâ’ya [Akl-ı Meaş] üstündür.

Bununla birlikte, Aklî Düzey’i, Akl-ı Meaş ve Akl-ı Mead düzeyinde olan Kişi’ler arasında belirli iletişim örüntüleri bulunur. Bunlar, bu iki Akıl Düzeyi’nin tabiatından kaynaklanır. Aynı şekilde, Kişi’nin Aklî Düzey’i, Nefs’in arındırılması ve tezkiyesi yoluyla yükseltilebilir/yüceltilebilir. Bu meselenin anlaşılması, Akıl ve Zekâ ilişkisinin, Sentez ve Analiz kavramlarının ve bunların tabiatlarının anlaşılmasını gerekli kılar.

Ancak tüm bunlardan sonra, İnsan Aklı’nın Yapay Zekâ’yı nasıl şartlandırması ve kullanması gerektiği konusunda bir Nazariyat geliştirilebilir. Aksi takdirde görülen şey, Kişi’nin kendi Akl-ı Meaş’ının esiri olmasına benzer şekilde, Yapay Zekâ’nın esiri hâline gelmesidir. Fakat suç kesinlikle makineye atılamaz, keza makine iradî seçimlerde bulunmaz. O sadece kendi tabiatını sergiler ve tabiatının kanunlarına uyar. Öğrenen Makine’ler içinse, bunlar eğitildiği ve koşullandırıldığı tabiata uyar.

Dolayısıyla, günümüzde Yapay Zekâ’ya yönelik oluşan (kısmen haklı) endişe, “Akıl’sız Zekâ”ya duyulan endişenin bir çeşididir, ki (İlke’sel açıdan) yeni bir şey değildir ve insanlık tarihi kadar eskidir.

25.07.2025

Emin Ali Ertenü
Emin Ali Ertenü
Articles: 624

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir