Rabbinin nimeti ile Sen mecnun değilsin
Kalem Suresi 2. Ayet
Bağlam’dan bahsetmiştik. Bir de bağlamda-bağlanan bir Kişi’yi düşünelim. Bu biçimde Bağlam’ı aşamayan bir Kişi, bu açıdan edilgen-pasif bir varoluş sergiler. Yani; önceden oluşturulmuş bağlam tarafından kontrol edildiği ve ona etki edemeyen bir hâl içerisindedir. Mesela, Kültürel-Bağlam tarafından kısıtlanan ve kontrol edilen Nefs i Emmare’nin durumu budur. Aşkın Olan’ı inkâr eden, Bağlam’ı aşamayacağı bir varoluş hâlinde kısıtlanır; bu durumda o Sebep’leri idrâk edemez (dalalet’e düşer.)
(Son Nebi’ye inen Kalem Suresi 2. Ayeti, bu açıdan iki gerçeğe işaret eder. Birincisi, onun tebliğ ettiği Kelâm Rabb’inin nimetidir, ve bağlamda-bağlananların sözleri gibi değildir. İkincisi, onun Akl’ı “örtülmüş/bağlanmış” değildir. O Allah ki, bu tür nitelemelerden Münezzeh’tir.)
Aslında; Aşkın olan Allah’ı inkâr edenin hâli, cinlenmiş bir kimsenin hâli gibidir. Bu şu şekilde yorumlanabilir: O (kişi), bağlamda-bağlanmış olan (görünmeyen) kuvvetlerin etkisi altındadır. Bunlar en başta o Bağlam oluşturulurken orada (bağlamda) yer edinen kuvvetlerdir. Dolayısıyla; böyle bir Kişi, adeta “cinlenmiş”tir. (Bu, kesinlikle “cin” kavramının mutlak olumsuz olduğu anlamına gelmez, zira bir kuvvet hayra da şerre de hizmet edebilir. Burada ifade edilmek istenen, daha ziyade, bu kişilerin görünmeyen bu kuvvetlere körü körüne tâbî olmalarıdır.)
Gene, buraya kadar yazdıklarımız, Ontolojik (Varoluşsal) mahiyette genel argümanlardır. Bunların Varlık Manzaraları, Ol! Emri ile ortaya çıkar. Doğrusunu Allah bilir.
“Ve ma hüve illa zikrun lil âlemin.”
“Ve o ancak Âlemler için bir zikirdir.”
12.06.2025