Güneş ve Ay hesap iledir
Rahman Suresi 5-9. Ayetler
Yıldızlar ve ağaçlar secde ederler
Ve sema; onu yükseltti ve ölçüyü (mizan’ı) koydu
Ölçüyü aşmayın
Ve adaletle tartın, ölçüyü eksiltmeyin.
Mesleklerin, İlâhî Sıfatlar ile olan bağıntısına değinmiştik. Şimdi de bir örnek üzerinden, Jung’un Kollektif Bilinçdışı dediği şeyi inceleyelim.
FFXIV (Final Fantasy 14) oyununda, her oyuncu önce bir Sınıf [Class] seçer. Bu, karakterin gelişeceği yol ve geliştireceği kabiliyetler için bir Temel Arketip’tir. Ben, ışık ve iyileştirme büyüleri kullanan Çağırıcı [Conjurer] sınıfını seçmiştim.
Her Sınıf [Class] kendi oynayacağı role göre bir Meslek’e [Job] evrilir. Belirli bir seviyede (30) açılan bir görevi yerine getirince, Oyuncu’ya bir Nefs Kristali [Soul Crystal] verilir. Bunu kuşanan karakter, artık Lonca’ya [Guild] tam anlamı ile kabul edilir. Bir anlamda inisiye olur.
Bu bağlamda; Lonca’ya kabul edilmek demek, Kollektif Bilinçdışında biriktirilen Kollektif Meslekî Bilgi’ye erişim hakkı edinmek anlamına gelir. Bu, gelişmiş kabiliyetlerin edinimine olanak sağladığı gibi, meslekî sorumluluk ve görevleri de beraberinde getirir.
Misal; doktorun tıbbî bilgiye erişim imkânı artar fakat bununla birlikte ağır sorumluluklar da edinir. Ayrıca, her mesleğin tâbî olduğu özel kanun ve yönetmelikler bulunur. Mesela; askerin eline silah verilir ama silah esasen devlete aittir ve asker onu bireysel amaçlar doğrultusunda kullanamaz.
Bu şekilde; FFXIV gibi ideal bir manzara üzerinden örnek verdiğimiz gibi, birey ile toplum arasında çaba ve emek özeğinde bir denge kurulur. Buna Adalet de deriz (yani Adalet’e bu da dahildir). Adalet’in ve birey-toplum dengesinin tesis olduğu yerde Medeniyet tesis olur.
Dolayısıyla; meslekî kabiliyetler ve bilgiler, kesinlikle tamamen şahsi değildir. Keza, belirli bir İlâhî Sıfat’ın tecellîsi olan belirli bir Kollektif Bilinçdışı Alanı’na erişim ancak Geleneksel Aktarım ile mümkündür. Değilse yüzyıllardır biriken İnsânî Bilgi Hafızası’na erişim sağlayamayız.
Nefs Kristali [Soul Crystal] ise belirli bir Sıfat’a yönelmeyi sağlayan Sırr’a işaret eder, teşbîhen.
Demek ki Adalet, Hakk’a ve halka hizmeti gerektirir; yani işimizi düzgün yapmayı, “ölçüyü tam tutmayı”. Birey’in Medeniyet’e katkısı bu ölçüdedir.
Buna tabii ki Adalet arayışı ve buna tekâbül eden hukukî süreçler de dahildir. Meslekî yönetmeliklerin tesisi de dahildir. Bunların hepsi Uyum İlkesi üzerinden işler, o Adalet İlkesi’ne, o da Birlik İlkesi’ne bağlanır.
27.03.2025
[…] Nefs-i Mülhime, Aktarım kabiliyetine sahiptir. Yani; İlham alıp bunu aktarabilir. Ne var ki, o, bilgiyi sahiplenir ve nefsine mâl eder. Cennette Meslekler başlıklı yazımızda değindiğimiz gibi; esasen o, bir Aracı konumundadır. Kollektif veya Arketipsel diyebileceğimiz mânâyı aktarır. Fakat, bunu nefsine mâl ettiği müddetçe Aktarım’ın kendisi hakkında idrak kazanamaz. (Yani Aktarım’ın ne olduğu ve nasıl gerçekleştiği hakkında…) […]